Share this page:  
 

Multilingual Scriptures

(Compare books in 2 different language versions of your choice)

Comparison Search:

Select Language version and font:
You can only select max. of two versions.
Book:
Chapter:
Verse:
---------
From: To:

Free Search:

Select Language version and font:
Enter search text:

Multilingual Scriptures Home » Turkish Bible » Ezekiel

Turkish Bible
Chapter # Verse # Verse Detail
11Otuzuncu yılda, dördüncü ayın beşinci günü Kevar Irmağı kıyısında sürgünde yaşayanlar arasındayken gökler açıldı, Tanrıdan gelen görümler gördüm.
12Kral Yehoyakinin sürgünlüğünün beşinci yılında, ayın beşinci günü,
13Kildan ülkesinde, Kevar Irmağı kıyısında RAB Buzi oğlu Kâhin Hezekiele seslendi. RABbin eli orada onun üzerindeydi. Hezekielin yaşının otuz olduğu sanılıyor.
14Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. Ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu.
15En ortasında insana benzer dört canlı yaratık duruyordu;
16her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı.
17Bacakları dimdikti, ayakları buzağı ayağına benziyor ve cilalı tunç gibi parlıyordu.
18Dört yanlarında, kanatların altında insan elleri vardı. Dördünün de yüzleri, kanatları vardı.
19Kanatları birbirine değerek dosdoğru ilerliyor, ilerlerken sağa sola dönmüyordu.
110Her yaratığın dört yüzü vardı: Önde dördünün yüzü insan yüzüne, sağda dördünün aslan yüzüne, solda dördünün öküz yüzüne, arkada dördünün kartal yüzüne benzer bir yüzü vardı.
111Yüzleri böyleydi. Kanatları yukarıya doğru açılmıştı. Her yaratığın iki kanadı yanda öbür yaratıkların kanadına değiyor, iki kanatla da bedenlerini örtüyordu.
112Her biri dosdoğru ilerliyordu. Ruhları onları nereye yönlendirirse, sağa sola sapmadan oraya gidiyorlardı.
113Canlı yaratıkların görünüşü yanan ateş közleri ya da meşale gibiydi. Ateş yaratıkların ortasında hareket ediyordu; ışık saçıyor ve içinden şimşekler çakıyordu.
114Yaratıklar şimşek çakar gibi hızla ileri geri gidip geliyorlardı.
115Bu dört yüzlü yaratıklara bakarken, her birinin yanında, yere değen bir tekerlek gördüm.
116Tekerleklerin görünüşü ve yapısı şöyleydi: Sarı yakut gibi parlıyorlardı ve dördü de birbirine benziyordu. Görünüşleri ve yapılışları iç içe girmiş bir tekerlek gibiydi.
117Hareket edince yaratıkların baktıkları dört yönden birine doğru sağa sola sapmadan ilerliyordu.
118Tekerleklerin kenarı yüksek ve korkunçtu; hepsi çepeçevre gözlerle doluydu.
119Canlı yaratıklar hareket edince, yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyordu; yaratıklar yerden yükseldikçe, tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu.
120Ruhları onları nereye yönlendirirse oraya gidiyorlardı. Tekerlekler de onlarla birlikte yükseliyordu. Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.
121Yaratıklar hareket ettiğinde onlar da hareket ediyor, yaratıklar durduğunda onlar da duruyor, yaratıklar yerden yükseldiğinde onlar da yükseliyordu. Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.
122Kubbeye benzer, billur gibi parlak ve korkunç bir şey canlı yaratıkların başları üzerine yayılmıştı.
123Kubbenin altında kanatlarının biri öbürünün kanatlarına doğru açılmıştı. Her birinin bedenini örten başka iki kanadı vardı.
124Yaratıklar hareket edince, kanatlarının çıkardığı sesi duydum. Gürül gürül akan suların çağıltısını, Her Şeye Gücü Yetenin sesini, bir ordunun gürültüsünü ansıtıyordu. Durunca kanatlarını indiriyorlardı.
125Kanatları inik dururken, başları üzerindeki kubbeden bir ses duyuldu.
126Başları üzerindeki kubbenin üstünde laciverttaşından yapılmış tahta benzer bir nesne vardı. Yüksekte, tahtı andıran nesnede insana benzer biri oturuyordu.
127Gördüm ki, beli andıran kısmının yukarısı içi ateş dolu maden gibi ışıldıyordu, belden aşağısı ateşe benziyordu ve çevresi göz alıcı bir ışıkla kuşatılmıştı.
128Görünüşü yağmurlu bir gün bulutların arasında oluşan gökkuşağına benziyordu. Öyleydi çevresini saran parlaklık. RAB'bin görkemini andıran olayın görünüşü böyleydi. Görünce, yüzüstü yere yığıldım, birinin konuştuğunu duydum.
21Bana, ‹‹Ey insanoğlu, ayağa kalk, seninle konuşacağım›› dedi.
22O benimle konuşur konuşmaz Ruh içime girdi, beni ayaklarımın üzerinde durdurdu; benimle konuşanı duydum.
23Bana, ‹‹Ey insanoğlu, seni İsrail halkına, bana başkaldıran o asi ulusa gönderiyorum›› dedi, ‹‹Onlar ve ataları bugüne kadar bana karşı geldiler.
24Bu halk dikbaşlı ve inatçıdır. Seni onlara gönderiyorum. Onlara, ‹Egemen RAB şöyle diyor› diyeceksin.
25Bu asi halk seni ister dinlesin, ister dinlemesin, yine de aralarında bir peygamber olduğunu bilecektir.
26Sen, ey insanoğlu, onlardan ve sözlerinden korkma! Çevrende çalılar, dikenler olsa, akrepler arasında yaşasan bile korkma. Asi bir halk olsalar bile, onların söyleyeceklerinden korkma, onlar yüzünden yılgınlığa düşme.
27Seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara sözlerimi söyleyeceksin. Çünkü onlar asi bir halktır.
28Sen, ey insanoğlu, sana söyleyeceğimi dinle! Bu başkaldıran halk gibi asi olma! Ağzını aç, sana vereceğimi ye!››
29Baktım, bana doğru uzanmış bir el gördüm; içinde tomar halinde bir kitap vardı.
210Tomarı önümde açtı, her iki yanı da yazılıydı. Orada ağıtlar, iniltiler, figanlar yazılıydı.
31Bana, ‹‹Ey insanoğlu, sana verileni ye. Bu tomarı yedikten sonra git, İsrail halkına seslen›› dedi.
32Böylece ağzımı açtım, yemem için tomarı bana verdi.
33Bana, ‹‹Ey insanoğlu, sana verdiğim tomarı ye, mideni onunla doldur›› dedi. Bunun üzerine tomarı yedim. Bal gibi tatlı geldi bana.
34Sonra şöyle dedi: ‹‹Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara sözlerimi ilet.
35Çünkü seni konuşması anlaşılmaz, dili zor bir halka değil, İsrail halkına gönderiyorum.
36Evet, seni konuşması anlaşılmaz, dili zor, dediklerini anlamadığın halklara göndermiyorum. Onlara gönderseydim, seni dinlerlerdi.
37İsrail halkı seni dinlemek istemeyecektir, çünkü o beni dinlemek istemiyor. Bütün İsrail halkı dikbaşlı ve inatçıdır.
38Seni onlar kadar inatçı yapacağım, senin alnını onlarınki kadar katılaştıracağım.
39Alnını çakmak taşından daha sert bir kaya gibi yapacağım. Her ne kadar asi bir halksalar da onlardan korkma, yılma.››
310Bana, ‹‹Ey insanoğlu, iyice dinle ve sana söyleyeceklerimi yüreğine yerleştir›› dedi,
311‹‹Şimdi sürgünde yaşayan halkına git ve seni ister dinlesinler, ister dinlemesinler, onlara, ‹Egemen RAB şöyle diyor› de.››
312Sonra Ruh beni kaldırdı ve arkamda, ‹‹RABbin görkemine kendi yerinde övgüler olsun!›› diye büyük bir gürleme duydum.
313Canlı yaratıkların birbirine çarpan kanatlarının çıkardığı sesi, yanlarındaki tekerleklerin gürültüsünü, büyük bir gürleme duydum.
314Ruh beni kaldırıp götürdü. RABbin güçlü eli üzerimde olduğu halde, üzüntüyle, öfkeyle gittim.
315Kevar Irmağı kıyısındaki Tel-Abibde yaşayan sürgünlerin yanına geldim. Orada, yaşadıkları yerde onların arasında şaşkınlık içinde yedi gün kaldım.
316Yedi gün sonra RAB bana şöyle seslendi:
317‹‹İnsanoğlu, seni İsrail halkına bekçi atadım. Benden bir söz duyar duymaz onları benim yerime uyaracaksın.
318Kötü kişiye, ‹Kesinlikle öleceksin› dediğim zaman onu uyarmaz, yaşamını kurtarmak amacıyla onu kötü yolundan döndürmek için konuşmazsan, o kişi günahı içinde ölecek; ama onun kanından seni sorumlu tutacağım.
319Ancak kötü kişiyi uyardığın halde kötülüğünden ve kötü yolundan dönmezse, o günahı içinde ölecek. Ama sen canını kurtarmış olacaksın.
320‹‹Doğru kişi doğruluğundan döner de kötülük yaparsa, onu yıkıma uğratacağım, o da ölecek. Onu uyarmadığın için günahı içinde ölecek, yaptığı doğru işler anılmayacak. Ancak onun kanından seni sorumlu tutacağım.
321Ama doğru kişiyi günah işlemesin diye uyarırsan, o da günah işlemezse, kesinlikle yaşayacak. Çünkü o uyarılara kulak vermiştir; sen de canını kurtarmış olacaksın.››
322RABbin eli orada üzerimdeydi. Bana, ‹‹Kalk, ovaya git›› dedi, ‹‹Orada seninle konuşacağım.››
323Böylece kalkıp ovaya gittim. RABbin görkemi tıpkı Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm gibi orada durmaktaydı. Yüzüstü yere yığıldım.
324Ruh içime girdi, beni ayaklarımın üzerinde durdurdu. Benimle şöyle konuştu: ‹‹Git, evine kapan.
325Halkın arasına çıkmaman için seni halatlarla bağlayacaklar, ey insanoğlu.
326Dilini damağına yapıştıracağım; konuşmayacak, onları paylayamayacaksın. Çünkü bu halk asidir.
327Ama seninle konuştuğumda dilini çözeceğim. Onlara, ‹Egemen RAB şöyle diyor› diyeceksin. Dinleyen dinlesin, dinlemeyen dinlemesin. Çünkü bu halk asidir.››
41‹‹Sen, ey insanoğlu, bir tuğla al, önüne koy, üzerine Yeruşalim Kentini çiz.
42Kenti kuşat, duvarla çevir. Kente karşı toprak rampalar yap, ordugah kur, çevresine kütükler yerleştir.
43Sonra demir bir sac al; demirden bir duvar gibi kendinle kentin arasına koy. Yüzünü ona doğru çevir. Kent kuşatma altında tutulacak, onu sen kuşatacaksın. Bu İsrail halkı için bir belirti olacak.
44‹‹Sonra sol yanına uzan, İsrail halkının günahını yüklen. Sol yanına uzanacağın günler kadar onların suçunun cezasını çekeceksin.
45Suçlarının yıl sayısı kadar sana gün ayırdım. Böylece üç yüz doksan gün İsrail halkının suçunun cezasını çekeceksin.
46‹‹Bunu yaptıktan sonra, bu kez sağ yanına uzan, Yahuda halkının suçunun cezasını çek. Sana kırk gün, her yıl için bir gün ayırdım.
47Yüzünü Yeruşalim kuşatmasına çevir, çıplak kollarını kaldırıp Yeruşalime karşı peygamberlik et.
48Kuşatma günlerini bitirinceye dek bir yandan öbür yana dönmemen için seni halatlarla bağlayacağım.
49‹‹Buğday, arpa, bakla, mercimek, darı, kızıl buğday al, bir kaba koy. Bunlardan kendine ekmek yap. Bir yanına uzanacağın üç yüz doksan gün boyunca bu ekmekten yiyeceksin.
410Her gün belirli zamanda yemen için yirmi şekel ekmek tartacaksın.
411Bunun gibi suyu da belirli zamanda, ölçüyle, bir hinin altıda biri kadar içeceksin.
412Yiyeceğini arpa pidesi yer gibi ye ve insan dışkısından ateş yakıp üzerinde halkın gözü önünde pişir.››
413RAB, ‹‹Uluslar arasına dağıtacağım İsrail halkı böylelikle kirli sayılan yiyecekleri yiyecek›› dedi.
414Ben, ‹‹Eyvah, ey Egemen RAB!›› diye karşılık verdim, ‹‹Hiçbir zaman kirli sayılan bir şeye dokunmadım. Gençliğimden bu yana kendiliğinden ölmüş ya da yabanıl bir hayvan tarafından öldürülmüş bir hayvanın etini yemedim, ağzıma kirli sayılan et koymadım.››
415‹‹Peki›› dedi, ‹‹Ekmeğini insan dışkısı yerine tezek yakıp üzerinde pişirmene izin vereceğim.››
416Sonra, ‹‹İnsanoğlu, Yeruşalimi her türlü yiyecekten yoksun bırakacağım›› dedi, ‹‹Bu halk yiyeceğini tartıyla ve kaygı içinde yiyecek, suyunu ölçüyle ve şaşkınlık içinde içecek.
417Yiyeceği de suyu da azalacak. Hepsi şaşkınlığa düşecek, günahları içinde eriyip yok olacak.
51‹‹Ey insanoğlu, keskin bir kılıç al, berber usturası gibi kullanarak başını, sakalını tıraş et. Sonra bir terazi getir, kılları bölümlere ayır.
52Yeruşalimin kuşatılması bitince, kılların üçte birini kentin ortasında yakacaksın. Üçte birini kılıçla kentin çevresine fırlatacak, kalan üçte birini de rüzgara savuracaksın. Ben de yalın kılıç onların peşine düşeceğim.
53Birkaç tel kıl bırak, giysinin kıvrımlarına tak.
54Yine birkaçını alıp ateşe at, yansın. O kıllardan bütün İsrail halkına ateş yayılacak.
55‹‹Egemen RAB diyor ki: Bu Yeruşalimi ulusların ortasına yerleştirdim, çevresini ülkelerle kuşattım.
56Öyleyken Yeruşalim çevresindeki bütün uluslardan ve ülkelerden daha çok kötülük yaparak ilkelerimi, kurallarımı çiğnedi. İlkelerime karşı geldi, kurallarım uyarınca davranmadı.
57Bundan ötürü Egemen RAB diyor ki: Çevrenizde yaşayan uluslardan daha azgındınız, kurallarımı izlemediniz, ilkelerime uymadınız. Çevrenizde yaşayan ulusların ilkelerine de uymadınız.
58‹‹Bundan ötürü Egemen RAB diyor ki: İşte ben size karşıyım, ulusların gözü önünde sizi cezalandıracağım.
59Yaptığınız bütün iğrençlikler yüzünden önceden yapmadığımı, bir daha yapmayacağımı size yapacağım.
510Böylece aranızda babalar çocuklarını, çocuklar da babalarını yiyecekler. Sizi cezalandıracağım, sağ kalanlarınızı her yana dağıtacağım.
511Egemen RAB varlığım hakkı için diyor, madem tapınağımı iğrenç put ve uygulamalarınızla kirlettiniz, ben de sizi esirgemeyecek, size acımayacak, sizi kayırmayacağım.
512Kentte yaşayanlarınızın üçte biri salgın hastalık ya da kıtlık yüzünden yok olacak; üçte biriniz çevrede kılıçtan geçirilecek; üçte birinizi de her yana dağıtıp yalın kılıç peşinize düşeceğim.
513‹‹Böylece kızgınlığım son bulacak, onlara karşı öfkemi yatıştıracağım. O zaman ben de rahata kavuşacağım. Öfkemi onların üzerine boşaltınca, ben RABbin kıskançlığımdan onlarla konuştuğumu anlayacaklar.
514‹‹Çevrenizdeki uluslar arasında, yoldan her geçenin gözü önünde sizi yıkıma uğratacak, aşağılayacağım.
515Öfke, kızgınlık ve acı paylamalarla sizi cezalandırdığımda çevrenizdeki uluslar arasında alay konusu olacak, aşağılanacaksınız; ders alınacak, şaşılacak bir duruma düşeceksiniz. Ben, RAB bunu söyledim.
516Sizi yok etmek için üzerinize öldürücü, yıkıcı kıtlık oklarını salacağım. Üzerinize salacağım kıtlığı daha da artıracak, sizi her türlü yiyecekten yoksun bırakacağım.
517Üzerinize kıtlık ve yabanıl hayvanlar salacağım, sizi çocuklarınızdan edecekler. Salgın hastalık ve dökülen kan sizi süpürüp yok edecek; başınıza da kılıç getireceğim. Ben, RAB böyle söyledim.››
61RAB bana şöyle seslendi:
62‹‹Ey insanoğlu, yüzünü İsrail dağlarına doğru çevir ve onlara karşı peygamberlik et.
63De ki, ‹Ey İsrail dağları, Egemen RABbin sözünü dinleyin. Egemen RAB dağlara, tepelere, vadilere, derelere şöyle diyor: Üzerinize kılıç göndereceğim, tapınma yerlerinizi yıkacağım.
64Sunaklarınızı devirecek, buhur sunaklarınızı paramparça edeceğim. Kılıçtan geçirilmiş halkınızı putlarınızın önüne düşüreceğim.
65İsraillilerin cesetlerini putlarının önüne atacak, kemiklerini sunaklarının çevresine dağıtacağım.
66Yaşadığınız her yerde kentleriniz yakılıp yıkılacak, tapınma yerleriniz yerle bir edilecek. Öyle ki, sunaklarınız devrilip yıkılsınfç, putlarınız ezilip paramparça olsun, buhur sunaklarınız yok edilsin, el emeğiniz boşa çıksın.
67Halkınız her yerde öldürülecek. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız. ‹‹Suçlu çıkarılsın››.
68‹‹ ‹Birkaç kişiyi ölümden kurtaracağım. Ülkelere, uluslar arasına dağılan bazılarınız kılıçtan kurtulacak.
69Kurtulanlar tutsak alındıkları uluslarda beni anımsayacaklar. Benden dönen sadakatsiz yüreklerinden, putları ardınca şehvete sürükleyen gözlerinden derin acı duydum. Yaptıkları kötülükler ve iğrenç uygulamalar yüzünden kendilerinden tiksinecekler.
610Benim RAB olduğumu, başlarına bu felaketi getireceğimi boşuna söylemediğimi anlayacaklar.
611‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ellerinizi çırpın, ayaklarınızı yere vurun, İsrail halkının bütün kötü ve iğrenç uygulamalarından ötürü inleyin! Çünkü kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla yok olacaklar.
612Uzaktakiler salgın hastalıktan ölecek, yakındakiler kılıçtan geçirilecek, kuşatma sırasında sağ kalanlar kıtlıktan ölecek. Böylece onlara duyduğum öfkeye son vereceğim.
613Putlarının arasına, sunaklarının çevresine, her yüksek tepeye, dağ doruğuna, her yeşeren bol yapraklı ağacın altına cesetleri serilince, benim RAB olduğumu anlayacaklar. Oralarda putlarına güzel kokulu buhur sundular.
614Elimi onlara karşı uzatacak, çölden Rivla'ya kadar yaşadıkları ülkeyi yerle bir edip ıssız bırakacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
71RAB bana şöyle seslendi:
72‹‹Ey insanoğlu, Egemen RAB İsrail ülkesine şöyle diyor: Son yaklaştı! Ülkenin dört köşesinin sonu geldi.
73Senin de sonun geldi! Senin üzerine öfkemi yağdıracağım. Yaptıklarına göre seni yargılayacak, bütün iğrenç uygulamalarının karşılığını vereceğim.
74Sana acımayacak, seni esirgemeyeceğim. Yaptıklarının ve sendeki iğrenç uygulamaların karşılığını vereceğim. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
75‹‹Egemen RAB şöyle diyor: Yıkım! İşte duyulmamış bir yıkım geliyor.
76Sonun geldi! Evet, sonun geldi! Sana karşı uyanıyor. İşte geliyor.
77Ey ülkede yaşayan halk, yıkıma uğrayacaksın. Yıkım zamanı yaklaştı! Gün yakın! Dağların üzerinden sevinç sesi yerine kargaşa sesi geliyor.
78Çok yakında kızgınlığımı üzerine boşaltacak, sana duyduğum öfkeyi üzerine dökeceğim. Yaptıklarına göre seni yargılayacak, bütün iğrenç uygulamalarının karşılığını vereceğim.
79Sana acımayacak, seni esirgemeyeceğim. Yaptıklarının ve sendeki iğrenç uygulamaların karşılığını vereceğim. O zaman seni cezalandıranın ben RAB olduğumu anlayacaksın.
710‹‹İşte o gün! Gün yaklaştı! Yıkım hazır. Değnek çiçeklendi, gurur tomurcuklandı.
711Zorbalık ayaklanıp kötülüğün sopası oldu. Halktan, o kalabalıktan kimse kalmayacak; mallarından, görkemlerinden bir şey kalmayacak.
712‹‹Son yaklaştı! Gün geldi! Alıcı sevinmesin, satıcı üzülmesin. Çünkü öfkem bütün halkın üzerine yağacak.
713Satıcı yaşadığı sürece sattığını geri alamayacak. Çünkü herkesi ilgilendiren bu görüm değiştirilmeyecek. İşlediği günahlar yüzünden kimse canını koruyamayacak.
714Borazan çalındı, herkes hazır, ama kimse savaşa gitmeyecek. Çünkü öfkem bütün halkın üzerindedir.
715‹‹İşte dışarda kılıç, içerde salgın hastalık ve kıtlık. Kentin dışındakiler kılıçla öldürülecek, kenttekilerse kıtlıktan, salgın hastalıktan yok olacak.
716Sağ kalanlar vadilerdeki güvercinler gibi dağlara kaçacak; her biri günahından ötürü inleyecek.
717Eller gevşeyecek, dizler titreyecek.
718Çul kuşanacak, dehşete düşecekler. Yüzleri utançtan kızaracak, başları tıraş edilecek.
719Gümüşlerini sokağa atacaklar. Altınları kirli sayılacak. RABbin öfkesini boşalttığı gün onları ne altınları, ne gümüşleri kurtarabilir. Bunlarla ne açlıklarını giderebilir, ne karınlarını doyurabilirler. Altın ve gümüş onları suça sürükledi.
720Mücevherlerinin güzelliğiyle gururlanırlardı. İğrenç, tiksindirici putlarını bunlardan yaptılar. Bu yüzden mücevherlerini kirli bir nesneye çevireceğim.
721Hepsini yağma mal olarak yabancı uluslara, ganimet olarak dünyadaki kötülere vereceğim; onları kirletecekler.
722Yüzümü onlardan çevireceğim. Değerli tapınağımı kirletecekler; zorbalar içeri girip orayı kirletecekler.
723‹‹Kendinize zincirler hazırlayın! Ülkede kan akıtılıyor, kent zorbalık dolu.
724Ulusların en kötülerini buraya getireceğim; evlerinizi mülk edinecekler. Güçlülerin gururuna son vereceğim. Kutsal yerleri kirletilecek.
725Korku gelince esenlik arayacak, ama bulamayacaklar.
726Yıkım üstüne yıkım gelecek. Kötü haberler birbirini kovalayacak. Peygamberden görüm isteyecekler; kâhin Kutsal Yasayı öğretemeyecek, ileri gelenler öğüt veremeyecek.
727Kral yas tutacak, önder umutsuzluğa düşecek, ülkedeki halkın korkudan elleri titreyecek. Onları yaptıklarına göre cezalandıracak, yargıladıkları gibi yargılayacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.››
81Sürgünlüğün altıncı yılı, altıncı ayın beşinci günü evde Yahudanın ileri gelenleriyle otururken Egemen RABbin eli bana dokundu.
82Baktım, insana benzer birini gördüm: Görünüşü, belinden aşağısı ateşi andırıyor, belinden yukarısı maden gibi ışıldıyordu.
83Eli andıran bir şey uzatıp beni saçlarımdan tuttu. Ruh beni yerle gök arasına kaldırdı ve Tanrıdan gelen görümlerde Yeruşalime, iç avlunun kuzeye bakan kapısının giriş bölümüne götürdü. Tanrının kıskançlığını uyandıran kıskançlık putu orada dikiliydi.
84Ovada gördüğüm görümdeki gibi, İsrailin Tanrısının görkemi oradaydı.
85Sonra bana, ‹‹Ey insanoğlu, kuzeye bak!›› dedi. Baktım, sunak kapısının kuzeye bakan giriş bölümünde duran kıskançlık putunu gördüm.
86Bana, ‹‹İnsanoğlu, ne yaptıklarını görüyor musun?›› dedi, ‹‹Tapınağımdan uzaklaşayım diye İsrail halkı çok iğrenç şeyler yapıyor. Bundan daha iğrenç şeyler göreceksin.››
87Beni avlunun giriş bölümüne getirdi. Baktım, duvarda bir delik gördüm.
88Bana, ‹‹Haydi duvarı del, insanoğlu›› dedi. Duvarı deldim, orada bir kapı gördüm.
89Bana, ‹‹İçeri gir de burada yaptıkları kötü ve iğrenç şeyleri gör›› dedi.
810Böylece içeriye girip baktım. Duvarın her yanına çeşit çeşit sürüngen, iğrenç hayvan şekilleri ve İsrail halkının bütün putları oyulmuştu.
811İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişiyle Şafan oğlu Yaazanya orada, putların önünde duruyordu. Her birinin elinde bir buhurdan vardı; buhurun kokusu bulut gibi yükseliyordu.
812‹‹İnsanoğlu, İsrail halkının ileri gelenlerinin kendi putlarının odalarında, karanlıkta neler yaptıklarını gördün mü?›› dedi, ‹‹Onlar, ‹RAB bizi görmüyor, RAB ülkeyi bıraktı› diyorlar.››
813Bana yine, ‹‹Daha iğrenç şeyler yaptıklarını da göreceksin›› dedi.
814Bundan sonra beni RABbin Tapınağının kuzeye bakan kapısının giriş bölümüne götürdü. Orada oturup Tammuz için ağlayan kadınları gördüm.
815Bana, ‹‹İnsanoğlu, bunu gördün mü? Bundan daha iğrenç şeyler de göreceksin›› dedi.
816Beni RABbin Tapınağının iç avlusuna götürdü. Tapınağın girişinde, eyvanla sunak arasında yirmi beş kadar adam vardı. Sırtlarını RABbin Tapınağına, yüzlerini doğuya dönmüş, güneşe tapınıyorlardı.
817Bana, ‹‹İnsanoğlu, bunları gördün mü?›› dedi, ‹‹Yahuda halkı burada yaptığı iğrenç şeyler yetmiyormuş gibi, ülkeyi zorbalıkla doldurup beni sürekli öfkelendiriyor. Bak, dalı nasıl burunlarına uzatıyorlar!
818Bundan ötürü onlara öfkeyle davranacak, acımayacağım, onları esirgemeyeceğim. Yüksek sesle beni çağırsalar bile onları dinlemeyeceğim.››
91Sonra yüksek sesle, ‹‹Kenti cezalandıracak olanlar, ellerinde yok edici silahlarıyla buraya gelsin›› diye seslendiğini duydum.
92Kuzeye bakan yukarı kapı yolundan altı kişinin geldiğini gördüm. Her birinin elinde ölümcül bir silah vardı. Aralarında keten giysili, belinde yazı takımı olan bir adam vardı. İçeriye girip tunç sunağın yanında durdular.
93İsrail Tanrısının görkemi bulunduğu yerden, Keruvların üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. RAB keten giysili, belinde yazı takımı olan adama seslendi:
94‹‹Yeruşalim Kentinin içinden geç, orada yapılan iğrenç şeylerden ötürü dövünüp ağlayanların alınlarına işaret koy›› dedi.
95Öbürlerine, ‹‹Kent boyunca onu izleyin ve kimseye acımadan, kimseyi esirgemeden öldürün›› dediğini duydum.
96‹‹Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.›› Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar.
97Onlara, ‹‹Tapınağı kirletin, avlularını cesetlerle doldurun. Haydi başlayın!›› dedi. Bunun üzerine onlar gidip kenttekileri öldürmeye başladılar.
98Onlar halkı öldürürken ben tek başıma kaldım. Yüzüstü yere kapanıp, ‹‹Ah, ey Egemen RAB! Öfkeni Yeruşalim üzerine boşaltırken, geri kalan bütün İsraillileri de mi yok edeceksin?›› diye haykırdım.
99‹‹İsrail ve Yahuda halkının günahı pek büyük›› diye karşılık verdi, ‹‹Ülke kan, kent haksızlık dolu. Onlar, ‹RAB ülkeyi bıraktı, RAB görmüyor› diyorlar.
910Ben de onlara acımayacak, onları esirgemeyeceğim. Yaptıklarını kendi başlarına getireceğim.››
911Derken keten giysili, belinde yazı takımı olan adam, ‹‹Buyruklarını yerine getirdim›› diye haber verdi.
101Baktım, Keruvların başı üzerindeki kubbenin üzerinde laciverttaşından tahta benzer bir nesne gördüm.
102RAB keten giysili adama, ‹‹Keruvların altındaki tekerleklerin arasına gir. Avuçlarını Keruvların arasındaki ateş közleriyle doldurup kentin üzerine közleri saç›› dedi. Adamın oraya girdiğini gördüm.
103Adam oraya girdiğinde, Keruvlar tapınağın güney tarafında duruyordu. Bulut tapınağın iç avlusunu doldurdu.
104RABbin görkemi Keruvların üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. Tapınak bulutla doldu. Avlu RABbin görkeminin parıltısıyla doluydu.
105Keruvların kanatlarının sesi dış avludan bile duyuluyordu; tıpkı Her Şeye Gücü Yeten Tanrının sesi gibiydi.
106RAB keten giysili adama, ‹‹Keruvlardan ve tekerleklerin arasından ateş al›› diye buyurunca, adam oraya girip bir tekerleğin yanında durdu.
107Sonra Keruvlardan biri aralarındaki ateşe elini uzattı, biraz ateş alıp keten giysili adamın avuçlarına koydu. Adam ateşi alıp oradan ayrıldı.
108Keruvların kanatları altında insan eline benzer bir şekil göründü.
109Baktım, her Keruvun yanında birer tane olmak üzere dört tekerlek gördüm. Tekerlekler sarı yakut gibi parıldıyordu.
1010Dördü de birbirine benziyor, iç içe girmiş bir tekerleği andırıyordu.
1011Hareket edince Keruvların baktıkları dört yönden birine doğru, sağa sola dönmeden ilerliyordu. Ön tekerlek nereye yönelirse, öbür tekerlekler de onun ardınca gidiyordu.
1012Keruvların bedenleri -sırtları, elleri, kanatları- ve dördünün de tekerlekleri çepeçevre gözlerle doluydu.
1013Tekerleklere ‹‹Dönen tekerlekler›› dendiğini duydum.
1014Her Keruvun dört yüzü vardı: Birinci yüz öküz yüzüne, ikincisi insan yüzüne, üçüncüsü aslan yüzüne, dördüncüsü kartal yüzüne benziyordu.
1015Keruvlar yukarıya doğru yükseldi. Bunlar daha önce Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm canlı yaratıklardı.
1016Keruvlar hareket edince, yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyor, Keruvlar yerden yükselmek için kanatlarını açınca, tekerlekler de yanlarından ayrılmıyordu.
1017Keruvlar durduğunda onlar da duruyor, Keruvlar yerden yükseldiğinde onlar da yükseliyordu. Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.
1018RABbin görkemi tapınağın eşiğinden ayrılıp Keruvların üzerinde durdu.
1019Ben bakarken Keruvlar kanatlarını açıp yerden yükseldi, tekerlekler de onlarla yükseldi. RABbin Tapınağının Doğu Kapısının girişinde durdular. İsrail Tanrısının görkemi onların üzerindeydi.
1020Kevar Irmağı kıyısında, İsrail Tanrısının altında gördüğüm ve Keruvlar olduğunu anladığım canlı yaratıklar bunlardı.
1021Her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı. Kanatlarının altında insan elini andıran bir şey vardı.
1022Yüzleri Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm yüzlere benziyordu. Her biri dosdoğru ilerliyordu.
111Ruh beni yine yukarıya kaldırıp RABbin Tapınağının Doğu Kapısına götürdü. Kapının giriş bölümünde yirmi beş adam vardı. Aralarında halkın önderlerinden Azzur oğlu Yaazanyayı, Benaya oğlu Pelatyayı gördüm.
112RAB bana, ‹‹İnsanoğlu, bunlar kötülük tasarlayan ve bu kentte kötü öğüt veren adamlardır›› dedi,
113‹‹Onlar, ‹Yıkım yakın değil, ev yapmanın zamanıdır. Bu kent kazan, biz de etiz› diyorlar.
114Bundan ötürü onları uyar, ey insanoğlu, onları uyar.››
115Sonra RABbin Ruhu üzerime inip şunları söylememi buyurdu: ‹‹RAB şöyle diyor: Ey İsrail halkı, neler söylediğinizi ve neler düşündüğünüzü bilirim.
116Bu kentte birçok kişi öldürdünüz, kentin sokaklarını ölülerle doldurdunuz.
117‹‹Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: Oraya attığınız ölüler et, kent de kazandır. Ama sizi kentin dışına süreceğim.
118Kılıçtan korktunuz, ama ben üzerinize kılıç göndereceğim. Egemen RAB böyle diyor.
119Sizi kentten çıkarıp yabancıların eline teslim edeceğim. Sizi cezalandıracağım.
1110Kılıçla öldürüleceksiniz. Sizi İsrail sınırında cezalandıracağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
1111Bu kent sizin için kazan olmayacak, siz de onun içinde et olmayacaksınız. Sizi İsrail sınırında cezalandıracağım.
1112O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız. Kurallarımı izlemediniz, ilkelerime uymadınız; çevrenizdeki ulusların ilkelerine uydunuz.››
1113Ben peygamberlikte bulunurken Benaya oğlu Pelatya öldü. Yüzüstü yere kapanıp, ‹‹Ah, ey Egemen RAB! Geri kalan İsraillileri büsbütün mü yok edeceksin?›› diye yüksek sesle haykırdım.
1114RAB bana şöyle seslendi:
1115‹‹Ey insanoğlu, Yeruşalimde yaşayanlar senin kardeşlerin, akrabaların ve öbür İsrailliler için, ‹Onlar RABden uzaklar, bu ülke mülk olarak bize verildi› demişler.››
1116‹‹Bu yüzden de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Onları uzaktaki uluslar arasına gönderdim, ülkeler arasına dağıttım. Öyleyken gittikleri ülkelerde kısa süre için onlara barınak oldum.›
1117‹‹De ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Sizi uluslar arasından toplayacak, dağılmış olduğunuz ülkelerden geri getirecek, İsrail ülkesini yeniden size vereceğim.›
1118‹‹Ülkeye dönecek, tiksindirici, iğrenç putları oradan söküp atacaklar.
1119Onlara tek bir yürek vereceğim, içlerine yeni bir ruh koyacağım. İçlerindeki taş yüreği çıkarıp onlara etten bir yürek vereceğim.
1120O zaman kurallarımı izleyecek, ilkelerime uymaya özen gösterecekler. Onlar halkım olacak, ben de onların Tanrısı olacağım.
1121Tiksindirici, iğrenç putlara gönülden yönelenlere gelince, yaptıklarının aynısını başlarına getireceğim. Böyle diyor Egemen RAB.››
1122Keruvlar kanatlarını açtı, tekerlekler yanlarında duruyordu. İsrail Tanrısının görkemi onların üzerindeydi.
1123RABbin görkemi kentin ortasından yükselip kentin doğusundaki dağa kondu.
1124Görümde Tanrının Ruhu beni yukarı kaldırıp Kildan ülkesindeki sürgünlerin yanına götürdü. Sonra gördüğüm görüm kayboldu.
1125Ben de RAB'bin bana gösterdiği her şeyi sürgündekilere anlattım.
121RAB bana şöyle seslendi:
122‹‹İnsanoğlu, asi bir halkın arasında yaşıyorsun. Gözleri varken görmüyor, kulakları varken işitmiyorlar. Çünkü bu halk asidir.
123‹‹Sen, insanoğlu, sürgüne gidecekmiş gibi eşyanı topla, onların gözü önünde, gündüzün yola çık, bulunduğun yerden başka bir yere git. Kim bilir, asi bir halk olmalarına karşın seni görüp anlayabilirler.
124Gündüzün, halkın gözü önünde topladığın sürgün eşyanı çıkar. Akşam yine onların gözü önünde sürgüne giden biri gibi yola çık.
125Onlar seni izlerken duvarı delip eşyanı çıkar.
126Seni izlerlerken eşyanı sırtlayıp karanlıkta taşı. Ülkeyi görmemek için yüzünü ört. Çünkü yapacakların İsrail halkı için bir uyarı olacaktır.››
127Bana verilen buyruk uyarınca davrandım. Gündüzün sürgüne gidecekmiş gibi eşyalarımı çıkardım. Akşam elimle duvarı deldim. Eşyalarımı karanlıkta çıkarıp onlar izlerken sırtımda taşıdım.
128Ertesi sabah RAB bana seslendi:
129‹‹İnsanoğlu, o asi İsrail halkı sana, ‹Ne yapıyorsun?› diye sormadı mı?
1210‹‹Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Yeruşalimdeki önder ve orada yaşayan bütün İsrail halkına ilişkin bir bildiridir bu.
1211Ben sizin için bir uyarıyım› de. Sana yaptığımın tıpkısı onlara da yapılacak. Tutsak olarak sürgüne gidecekler.
1212‹‹Onların önderi karanlıkta eşyasını sırtında taşıyarak yola koyulacak. Eşyasını çıkarmak için duvarda bir gedik açacak. Ülkeyi görmemek için yüzünü örtecek.
1213Onun üzerine ağımı atacağım, kurduğum tuzağa düşecek. Onu Babile, Kildan ülkesine götüreceğim, ama ülkeyi göremeden orada ölecek.
1214Çevresindekilerin tümünü -yardımcılarını, ordusunu- dünyanın dört bucağına dağıtacağım. Yalın kılıç onların peşlerine düşeceğim.
1215Onları uluslar arasına dağıtıp ülkelere sürdüğümde, benim RAB olduğumu anlayacaklar.
1216Gittikleri uluslarda yaptıkları bütün iğrenç uygulamaları anlatmaları için aralarından birkaç kişiyi kılıçtan, kıtlıktan, salgın hastalıktan sağ bırakacağım. Böylece benim RAB olduğumu anlayacaklar.››
1217RAB bana şöyle seslendi:
1218‹‹İnsanoğlu, yiyeceğini titreyerek ye, suyunu korkudan ürpererek iç.
1219Ülkede yaşayan halka de ki, ‹Egemen RAB İsrail ve Yeruşalimde yaşayanlar için şöyle diyor: Yiyeceklerini umutsuzluk içinde yiyecek, sularını şaşkınlık içinde içecekler. Orada yaşayanların yaptığı zorbalık yüzünden ülke ıssız bırakılacak.
1220Halkın içinde yaşadığı kentler yakılacak, ülke çöle dönüşecek. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.› ››
1221RAB bana şöyle seslendi:
1222‹‹İnsanoğlu, İsrailde yaygın olan, ‹Günler geçiyor, her görüm boşa çıkıyor› deyişinin anlamı nedir?
1223Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ben bu deyişe son vereceğim. Bundan böyle İsrailde bir daha söylenmeyecek.› Yine onlara de ki, ‹Her görümün yerine geleceği günler yaklaştı.
1224Artık İsrail halkı arasında yalan görüm ya da aldatıcı falcılık olmayacak.
1225Ama ben RAB, ne dersem gecikmeden olacak. Siz, ey asi İsrail halkı, söylediklerimin tümünü sizin günlerinizde yerine getireceğim. Böyle diyor Egemen RAB.› ››
1226RAB bana şöyle seslendi:
1227‹‹İnsanoğlu, İsrail halkı, ‹Onun gördüğü görüm uzak günler için, peygamberlik sözleri de uzak gelecekle ilgili› diyor.
1228‹‹Bundan ötürü onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Söylediğim sözlerden hiçbiri artık gecikmeyecek, ne dersem olacak. Böyle diyor Egemen RAB.› ››
131RAB bana şöyle seslendi:
132‹‹İnsanoğlu, peygamberlikte bulunan İsrail peygamberlerine karşı sen peygamberlik et. Kendiliğinden peygamberlik eden o peygamberlere de ki, ‹RABbin sözüne kulak verin!
133Egemen RAB şöyle diyor: Hiçbir görüm görmemiş ama kurdukları hayaller uyarınca davranan akılsız peygamberlerin vay başına!
134Ey İsrail, peygamberlerin yıkıntılar arasındaki çakallara benziyor.
135RABbin gününde İsrail halkının savaşta direnmesi için gidip duvardaki gedikleri onarmadınız.
136Onların görümleri uydurmadır. Yaptıkları yalan peygamberliklere RABbin sözüdür diyorlar. Oysa onları ben göndermedim. Yine de söylediklerinin yerine geleceğini umuyorlar.
137Ben söylemediğim halde, RABbin sözüdür diyorsunuz. Oysa gördüğünüz görümler uydurma, yaptığınız falcılık yalan değil mi?
138‹‹ ‹Bu yüzden Egemen RAB şöyle diyor: Söylediğiniz boş sözler, gördüğünüz yalan görümlerden ötürü size karşıyım. Böyle diyor Egemen RAB.
139Elim uydurma görüm gören, yalan yere falcılık eden peygamberlere karşı olacak. Onlar halkımın topluluğunda bulunmayacak, İsrail halkının kütüğüne yazılmayacak, İsrail ülkesine girmeyecekler. O zaman benim Egemen RAB olduğumu anlayacaksınız.
1310‹‹ ‹Esenlik yokken esenlik diyerek halkımı aldatıyorlar. Biri dayanıksız bir duvar yapınca, sahte peygamberler üzerine sıva vuruyorlar.
1311Duvarı sıvayanlara de ki: Duvar yıkılacak; sağanak yağmur yağacak, ardından dolu yağdıracağım. Şiddetli bir rüzgar çıkıp duvara karşı esecek.
1312Duvar çökünce size, nerede duvara vurduğunuz sıva demeyecekler mi?
1313‹‹ ‹Onun için Egemen RAB şöyle diyor: Öfkemden duvarı yerle bir etmek için şiddetli bir rüzgar göndereceğim; kızgınlığımdan sağanak yağmur ve dolu yağdıracağım.
1314Sıva vurduğunuz duvarı yıkıp yerle bir edeceğim. Temeli açılıp ortaya çıkacak. Yıkılacak ve altında yok olacaksınız. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
1315Böylece öfkemi duvarın ve duvara sıva vuranların üzerine boşaltacağım. Size duvar da duvara sıva vuran da Yeruşalimde esenlik yokken esenlik görümleri gören İsrailli peygamberler de yok oldu diyeceğim. Egemen RAB böyle diyor.› ››
1317‹‹Sen, ey insanoğlu, kendiliğinden peygamberlik eden halkının kızlarına yüzünü çevir. Onlara karşı peygamberlik et.
1318De ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: İnsanları tuzağa düşürmek için herkese bilek bağı diken, her boyda baş örtüsü yapan kadınların vay başına! Kendi canınızı korurken halkımın canını mı tuzağa düşüreceksiniz?
1319Birkaç avuç arpayla birkaç dilim ekmek için halkımın arasında beni küçük düşürdünüz. Yalana kulak veren halkıma yalan söyleyerek ölümü hak etmemiş canları öldürdünüz, ölümü hak etmiş canları yaşattınız.
1320‹‹ ‹Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: İnsanları kuş gibi tuzağa düşüren sihirli bilek bağlarınıza karşıyım. Onları bileklerinizden koparacağım. Kuş gibi tuzağa düşürdüğünüz insanları özgür kılacağım.
1321Örtülerinizi yırtacak, halkımı elinizden kurtaracağım. Bir daha tuzağınıza düşmeyecekler. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
1322Madem incitmek istemediğim doğru kişinin cesaretini yalanlarınızla kırdınız ve canını kurtarmak için kötü kişiyi kötü yolundan dönmemeye yüreklendirdiniz,
1323bir daha uydurma görümler görmeyecek, falcılık etmeyeceksiniz. Halkımı elinizden kurtaracağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.› ››
141İsrail ileri gelenlerinden kimisi gelip yanıma oturdu.
142O sırada RAB bana şöyle seslendi:
143‹‹İnsanoğlu, bu adamların yüreği putlara bağlı. Diktikleri putların kendilerini günaha sokmasına olanak veriyorlar. Öyleyse onların bana danışmasına izin vermeli miyim?
144Bunun için onlarla konuş ve de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Yüreğini puta bağlayan, diktiği putun kendisini günaha sokmasına olanak veren, sonra da peygambere danışmaya gelen her İsrailliye putlarının çokluğuna göre ben RAB kendim karşılık vereceğim.
145Bunu, putları yüzünden bana sırt çeviren İsrail halkının yüreğini yeniden kendime çekmek için yapacağım.›
146‹‹Bu yüzden İsrail halkına de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Geri dönün! Putlarınızdan vazgeçin, iğrenç uygulamalarınızı bırakın!
147‹‹ ‹İsrail halkından biri ya da İsrailde yaşayan bir yabancı benden ayrılır, yüreğini putlara bağlar, diktiği putların kendisini günaha sokmasına olanak verir, sonra da bana danışmak üzere bir peygambere giderse, ben RAB kendim ona karşılık vereceğim.
148O kişiye karşı çıkacağım. Onu bir belirti, bir alay konusu yapıp halkımın arasından atacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
149‹‹ ‹Bir peygamber ayartılır da bir söz söylerse, onu ayartan benim. Elimi ona karşı uzatacağım, onu halkım İsrailin arasından çıkarıp yok edeceğim.
1410Suçlarının cezasını çekecekler. Peygamber de ona danışan da aynı şekilde cezalandırılacak.
1411Böylece İsrail halkı bir daha benden ayrılmayacak, günahlarıyla kendilerini kirletmeyecekler. Onlar halkım olacaklar, ben de onların Tanrısı olacağım. Egemen RAB böyle diyor.› ››
1412RAB bana şöyle seslendi:
1413‹‹İnsanoğlu, eğer bir ülke bana sadakatsizlik eder, günah işlerse, ben de o ülkeye karşı elimi uzatır, onu her türlü yiyecekten yoksun bırakır, üzerine kıtlık gönderir, insanları ve hayvanları yok edersem;
1414şu üç adam -Nuh, Daniel, Eyüp- orada olsalar bile, doğruluklarıyla ancak kendi canlarını kurtarabilirler. Egemen RAB böyle diyor. olduğundan bildiğimiz Peygamber Daniel olmayabilir.
1415‹‹Ya da ülkeye yabanıl hayvanlar gönderirsem ve ülkeyi kimsesiz bırakırlarsa, ülke viraneye döner, hayvanlar yüzünden kimse içinden geçemezse;
1416Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bu üç kişi o ülkede yaşasa bile, ne oğullarını ne de kızlarını kurtarabilirler. Ancak kendi canlarını kurtarabilirler. Ülke ise viraneye döner.
1417‹‹Ya da o ülkeye kılıç gönderir, ‹Kılıç ülkeyi yarsın› der, oradaki insanları ve hayvanları yok edersem;
1418varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bu üç kişi orada olsa bile, ne oğullarını ne de kızlarını kurtarabilirler. Ancak kendi canlarını kurtarabilirler.
1419‹‹O ülkeye salgın hastalık gönderir, kan dökerek öfkemi yağdırır, oradaki insanları ve hayvanları yok edersem;
1420varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, Nuh, Daniel ve Eyüp orada olsa bile, ne oğullarını ne de kızlarını kurtarabilirler. Doğruluklarıyla ancak kendi canlarını kurtarabilirler.
1421‹‹Egemen RAB şöyle diyor: Yeruşalimdeki insanları ve hayvanları yok etmek için üzerine dört ağır yargımı -kılıcı, kıtlığı, yabanıl hayvanları, salgın hastalığı- gönderdiğimde daha neler neler olacak!
1422Orada sağ bırakılacak kimi oğullarınız, kızlarınız olacak, çıkıp yanınıza gelecekler. Onların davranışlarını ve yaptıklarını görünce, Yeruşalimin başına getirdiğim yıkımdan ve her tür felaketten avuntu bulacaksınız.
1423Onların davranışlarını ve yaptıklarını görünce avutulacak, Yeruşalim'in başına getirdiklerimin amaçsız olmadığını anlayacaksınız. Egemen RAB böyle diyor.››
151RAB bana şöyle seslendi:
152‹‹İnsanoğlu, asma odununun herhangi bir orman ağacının dalından daha fazla değeri var mı?
153Asma odunundan yararlı bir şey yapılabilir mi? Ya da üzerine eşya asmak için ondan askı yaparlar mı?
154Yakıt olarak ateşe atılır da ateş odunun iki ucunu yakıp ortasını kömürleştirince, işe yarar mı?
155Yanmadan önce işe yaramadıysa, yanıp kömür haline geldikten sonra bir işe yarar mı?
156‹‹Bu nedenle Egemen RAB şöyle diyor: Orman ağaçları arasında asma odununu nasıl yakıt olarak ateşe verdimse, Yeruşalimde yaşayan halka da aynısını yapacağım.
157Onlara yüz çevireceğim. Şimdi ateşten kurtulsalar bile, ateş onları yine de yakıp yok edecek. Onlara yüz çevirince, benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
158Ülkeyi viraneye çevireceğim. Çünkü bana sadakatsizlik ettiler. Egemen RAB böyle diyor.››
161RAB bana şöyle seslendi:
162‹‹İnsanoğlu, Yeruşalime yaptığı iğrenç uygulamaları bildir.
163De ki, ‹Egemen RAB Yeruşalime şöyle diyor: Kökenin ve doğumun açısından Kenan ülkesindensin; baban Amorlu, annense Hititliydi.
164Doğduğun gün göbek bağın kesilmedi, temizlemek için seni yıkamadılar, tuzla ovalamadılar, kundağa sarmadılar.
165Kimse bunlardan birini yapacak kadar sana acımadı, sevecenlik göstermedi. Senden tiksindikleri için doğduğun gün seni kıra attılar.
166‹‹ ‹Yanından geçtim, senin kendi kanının içinde kımıldadığını gördüm. Kendi kanının içindeyken yaşa! dedim. Evet, Kendi kanının içindeyken yaşa! dedim.
167Kırda yetişen bir bitki gibi seni geliştirdim. Geliştin, büyüdün, kusursuz bir güzelliğe eriştin. Göğüslerin oluştu, saçların uzadı. Ama çırılçıplaktın.
168‹‹ ‹Yine yanından geçtim, sana baktım, sevgi çağındı. Giysimin eteğini üzerine serdim, çıplaklığını örttüm. Sana ant içtim, seninle antlaşma yaptım. Egemen RAB böyle diyor. Ve benim oldun.
169‹‹ ‹Seni yıkadım, üzerindeki kanı temizledim, derine zeytinyağı sürdüm.
1610Sana işlemeli giysiler giydirdim, deridenfı çarık verdim. Beline ince keten kuşak bağladım, seni pahalı giysilerle örttüm,
1611takılarla süsledim. Bileklerine bilezikler, boynuna gerdanlık taktım.
1612Burnuna halka, kulaklarına küpeler, başına görkemli bir taç taktım.
1613Altınla gümüşle süslendin; giysilerin ince ketenden, pahalı, işlemeli kumaştandı. İnce unla, balla, zeytinyağıyla beslendin. Gitgide güzelleştin, krallığa yaraştın.
1614Güzelliğinden ötürü ünün uluslar arasında yayıldı. Çünkü seni görkemimle donattığım için güzelliğin kusursuzdu. Egemen RAB böyle diyor.
1615‹‹ ‹Ama sen güzelliğine güvendin, ününü kullanarak fahişelik ettin. Her geçene gönlünü kaptırdın, kendini teslim ettin.
1616Giysilerinden alıp kendine süslü tapınma yerleri yaptın, oralarda fahişelik ettin. Böylesi ne olmuştur, ne de olacaktır.
1617Sana verdiğim altın, gümüş süslerden erkek suretleri yaptın, onlarla fahişelik ettin.
1618İşlemeli giysilerini alıp onların üzerine örttün. Onlara zeytinyağımı, buhurumu sundun.
1619Yemen için sağladığım yiyeceği -ince unu, zeytinyağını, balı- güzel kokulu bir sunu olarak onlara sundun. Böyle yaptın diyor Egemen RAB.
1620‹‹ ‹Bana doğurduğun oğulları, kızları alıp yiyecek olarak putlara kurban ettin. Fahişelik etmen yetmiyormuş gibi,
1621çocuklarımı kesip sunu olarak ateşte putlara kurban ettin.
1622Bütün iğrenç uygulamalarını, fahişeliklerini yaparken gençlik günlerini, çırılçıplak olduğun, kanının içinde kımıldandığın zamanı anımsamadın.
1623‹‹ ‹Egemen RAB, vay, vay başına diyor! Yaptığın kötülüklere ek olarak,
1624kendine fuhuş yuvaları kurdun, bütün meydanlarda yüksek tapınma yerleri yaptın.
1625Her yolun başına kendin için yüksek tapınma yerleri kurdun, güzelliğini kirlettin, her geçene kendini teslim ettin, fahişeliklerini artırdın.
1626Şehvet düşkünü komşuların Mısırlılarla fahişelik ettin. Fahişeliklerini artırmakla beni öfkelendirdin.
1627İşte bu yüzden elimi sana karşı uzattım, yiyecek payını azalttım. Ahlaksız davranışından utanç duyan düşmanların Filist kızları dilediklerini yapsınlar diye seni onlara teslim ettim.
1628Asurlularla da fahişelik ettin, çünkü doymamıştın. Evet, onlarla fahişelik ettin, yine doymadın.
1629Fahişeliğini ticaret diyarı olan Kildan ülkesine dek artırdın, yine de doymadın.
1630‹‹ ‹Bütün bunları yaparken yüreğin ne kadar yıpranmış› diyor Egemen RAB, ‹Yüzsüz bir fahişe gibi davrandın!
1631Her yolun başına fuhuş yuvaları kurarken, bütün meydanlarda yüksek tapınma yerleri yaparken, fahişe gibi bile değildin, ücretini küçümsedin.
1632‹‹ ‹Kocasının yerine yabancıları yeğleyen, zina eden bir kadındın!
1633Fahişelere ücret ödenir. Oysa sen bütün oynaşlarına armağanlar dağıttın. Fahişelik etmek için her yandan sana gelsinler diye rüşvet verdin.
1634Fahişeliğinde öbür kadınlara benzemiyorsun. Çünkü fahişelik edesin diye kimse senin peşine düşmüyor. Ücret ödeyen sensin, kimse sana ücret ödemiyor. Bu yüzden öbürlerine benzemiyorsun.
1635‹‹ ‹Bu nedenle, ey fahişe, RABbin sözünü dinle!
1636Egemen RAB şöyle diyor: Yüzsüzlüğün ortaya döküldüğü, oynaşlarınla fahişelik ederken çıplaklığın meydana çıktığı için, bütün iğrenç putların yüzünden, onlara çocuklarının kanını verdiğin için,
1637düşüp kalktığın bütün oynaşlarını -sevdiklerini de nefret ettiklerini de- toplayacağım. Sana karşı onları her yandan toplayacak, çıplaklığını onların önüne sereceğim; bütün çıplaklığını görecekler.
1638Sana zina eden, kan döken kadınlara verilen cezayı vereceğim. Kanını akıtarak seni öfkemin ve kıskançlığımın öcüne terk edeceğim.
1639Seni oynaşlarının eline teslim edeceğim. Fuhuş yuvalarını yıkacak, yüksek tapınma yerlerini bozacaklar. Üzerindeki giysileri soyacak, güzel mücevherlerini alıp seni çırılçıplak bırakacaklar.
1640Halkı sana karşı kışkırtacaklar. Seni taşlayacak, kılıçlarıyla delik deşik edecekler.
1641Evlerini ateşe verecek, seni birçok kadının gözü önünde yargılayacaklar. Fahişeliklerine son vereceğim, artık oynaşlarına ücret ödemeyeceksin.
1642Böylece sana karşı öfkem yatışacak, kıskançlığım dinecek. Susacak, bir daha öfkelenmeyeceğim.
1643‹‹ ‹Madem gençlik günlerini anımsamadın, yaptıklarınla beni öfkelendirdin, ben de yaptıklarını senin başına getireceğim. Böyle diyor Egemen RAB. Bu iğrenç uygulamalarına ek olarak ahlaksızlık da ettin.
1644‹‹ ‹Herkes senin için şu deyişi söyleyecek: Annesi nasılsa kızı da öyle.
1645Sen kocasından ve çocuklarından tiksinen annenin kızısın; kocalarından ve çocuklarından tiksinen kızkardeşlerinin kızkardeşisin. Annen Hititli, baban Amorluydu.
1646Kızlarıyla senin kuzeyinde yaşayan Samiriye ablan, kızlarıyla senin güneyinde yaşayan Sodom kızkardeşindir.
1647Sen yalnız onların yolunda yürümekle, onların iğrenç uygulamalarına uymakla kalmadın, bütün yaptıklarınla kısa sürede onlardan daha büyük kötülük ettin.
1648Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, kızkardeşin Sodomla kızları, kızlarınla senin yaptıklarını asla yapmadılar.
1649‹‹ ‹Kızkardeşin Sodomun günahı şuydu: Kendisi de kızları da gururluydu, ekmeğe doymuşlardı, umursamazlardı. Düşküne, yoksula yardım elini uzatmadılar.
1650Kendilerini beğenmişlerdi. Önümde iğrenç şeyler yaptılar. Bu nedenle, gördüğün gibi onları önümden süpürüp attım.
1651Samiriye işlediğin günahın yarısını bile işlemedi. Sen onlardan çok daha iğrenç şeyler yaptın. Yaptığın iğrençliklerle kızkardeşlerini suçsuz çıkardın.
1652Düşeceğin utanca katlanacaksın. Çünkü kızkardeşlerini haklı gibi gösterdin. İşlediğin günahlar onlarınkinden daha iğrenç olduğundan senin yanında suçsuz kalıyorlar. Bunun için utan ve düşeceğin utanca katlan. Çünkü kızkardeşlerini suçsuz çıkardın!
1653‹‹ ‹Sodomla kızlarını, Samiriyeyle kızlarını, onlarla birlikte de seni eski gönencine kavuşturacağım.
1654Utanca boğulacaksın. Bütün yaptıklarından ötürü kızkardeşlerine avuntu olacak ve utanacaksın.
1655Kızkardeşlerin Sodom ve Samiriye ile kızları eski durumlarına dönecekler; kızlarınla sen de öyle.
1656Kötülüğün açığa çıkmadan önce, gururlu olduğun günlerde kızkardeşin Sodomun adını bile anmıyordun. Şimdi sen de Edom kızlarıyla komşuları ve Filist kızlarınca -çevrende seninle alay edenlerce- küçümseniyorsun.
1658Ahlaksızlığının ve yaptığın iğrençliklerin sonuçlarına katlanacaksın. RAB böyle diyor.
1659‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Seninle yaptığım antlaşmayı bozarak içtiğin andı küçümsedin. Ben de hak ettiğin biçimde seni cezalandıracağım.
1660Gençlik günlerinde seninle yaptığım antlaşmayı anımsayacağım. Seninle sonsuza dek kalıcı bir antlaşma yapacağım.
1661Büyük, küçük kızkardeşlerini yanına aldığında yaptıklarını anımsayacak ve utanacaksın. Seninle yaptığım antlaşmada olmadığı halde onları kızların olsunlar diye sana vereceğim.
1662Seninle yeniden antlaşma yapacağım, benim RAB olduğumu anlayacaksın.
1663Bütün yaptıklarını bağışladığımda, anımsayacak ve utanacaksın. Utancından bir daha ağzını açmayacaksın. Egemen RAB böyle diyor.› ››
171RAB bana şöyle seslendi:
172‹‹Ey insanoğlu, İsrail halkına bir bilmece sor, simgesel bir öykü anlat.
173De ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Kanatları uzun ve güçlü, renk renk tüylerle dolu iri bir kartal Lübnana geldi, bir sedir ağacının tepesine konup onu ele geçirdi.
174Ağacın tepesindeki filizleri koparıp ticaret ülkesine götürdü, tüccarlar kentine yerleştirdi.
175‹‹ ‹Ülkenin tohumundan alıp verimli toprağa ekti; onu söğüt ağacı gibi akarsuların kıyısına dikti.
176Tohum filizlenip yerde yayılan bodur bir asma oldu. Dalları kartala doğru yayıldı, kökleriyse aşağıya, derine indi. Böylece dal salan, filiz veren bir asma oldu.
177‹‹ ‹Gelgelelim, kanatları güçlü, bol tüylü başka bir iri kartal da vardı. Asma bu kez dikildiği yerden köklerini bu kartala doğru çevirdi; sulasın diye dallarını ona doğru saldı.
178Dallansın, ürün versin, görkemli bir asma olsun diye akarsuların kıyısındaki verimli toprağa dikilmişti.›
179‹‹Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Asma serpilecek mi? Kurusun diye ilk kartal kökünü söküp meyvesini koparmayacak mı? Asmanın yeni filizlenen bütün dalları kuruyacak. Kökünden söküp atmak için güçlü ele ya da büyük orduya gerek duyulmayacak.
1710Evet, asma dikilmiş, ama serpilip gelişecek mi? Doğu rüzgarı ona çarpınca büsbütün kurumayacak mı? Evet, filizlendiği yerde solup kuruyacak.› ››
1711RAB bana şöyle seslendi:
1712‹‹O asi halka de ki, ‹Bunların ne anlama geldiğini bilmiyor musunuz?› Onlara de ki, ‹Babil Kralı Yeruşalime gitti; kralını, önderlerini tutsak alıp kendisiyle birlikte Babile götürdü.
1713Sonra kralın soyundan gelen birini alıp ant içirerek onunla bir antlaşma yaptı. Ülkenin önderlerini de tutsak aldı.
1714Öyle ki, ülke gerilesin, bir daha yükselmesin, ancak yaptığı antlaşmayı yerine getirerek yaşayabilsin.
1715Ne var ki, Yahuda Kralı, kendisine at ve çok sayıda asker vermesi için Mısıra elçiler göndererek Babil Kralına başkaldırdı. Yahuda Kralı başaracak mı? Böyle şeyler yapan kurtulur mu? Yaptığı antlaşmayı bozan kurtulur mu?
1716‹‹ ‹Egemen RAB, varlığım hakkı için diyor, onu tahta oturtan kralın ülkesinde, Babilde ölecek. Çünkü içtiği andı küçümsedi, yaptığı antlaşmayı bozdu.
1717Babilliler birçok kişiyi yok etmek için toprak rampalar, kuşatma duvarları yaptığında, firavun güçlü ordusu ve büyük kalabalıklarla savaşta ona yardımcı olmayacak.
1718Yaptığı antlaşmayı bozarak içtiği andı küçümsedi. Söz verdiği halde, bütün bunları yaptı. Bu yüzden kurtulmayacak.
1719‹‹ ‹Bu nedenle Egemen RAB şöyle diyor: Varlığım hakkı için, bana içtiği andı küçümsediği, antlaşmamı bozduğu için onu cezalandıracağım.
1720Ağımı gereceğim, tuzağıma düşecek. Onu Babile getirecek, bana sadakatsizliğinden ötürü orada yargılayacağım.
1721En seçkin askerleri kılıçtan geçirilecek, sağ kalanlar dünyanın dört bucağına dağılacak. O zaman konuşanın ben RAB olduğumu anlayacaksınız.
1722‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor:
Sedir ağacının tepesinden
Bir filiz alıp dikeceğim.
En yüksek dallarından körpe bir çubuk koparıp
Yüksek, ulu bir dağın üzerine dikeceğim.
1723Onu İsrailin en yüksek dağının üzerine dikeceğim.
Dal budak salıp ürün verecek,
Görkemli bir sedir ağacı olacak.
Her çeşit kuş dallarına tüneyecek,
Gölgesinde barınacak.
1724Bütün orman ağaçları
Her yüksek ağacı bodurlaştıranın,
Her bodur ağacı yükseltenin,
Her yeşil ağacı kurutanın
Ve kuru ağacı yeşertenin
Ben RAB olduğumu anlayacaklar.
Bunu ben RAB söylüyorum ve dediğimi yapacağım.› ››
181RAB bana şöyle seslendi:
182‹‹İsrail için, ‹Babalar koruk yedi,
Çocukların dişleri kamaştı› diyorsunuz.
Bu deyişle ne demek istiyorsunuz?
183‹‹Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, İsrailde artık bu deyişi ağzınıza almayacaksınız.
184Her yaşayan can benimdir. Babanın canı da, çocuğun canı da benimdir. Ölecek olan, günah işleyen candır.
185‹‹Diyelim ki, adil ve doğru olanı yapan doğru bir adam var.
186Dağlarda putlara sunulan kurbandan yemez,
İsrail halkının putlarına bel bağlamaz.
Komşusunun karısını kirletmez,
Âdet gören kadına yaklaşmaz.
187Kimseye haksızlık etmez,
Rehin olarak aldığını geri verir,
Soygunculuk etmez,
Aç olana ekmeğini verir,
Çıplağı giydirir.
188Faizle para vermez,
Aşırı kâr gütmez.
Elini kötülükten çeker,
İki kişi arasında doğrulukla yargılar.
189Kurallarımı izler,
İlkelerimi özenle uygular.
İşte böyle biri doğru kişidir.
O yaşayacaktır. Egemen RAB böyle diyor.
1810‹‹Diyelim ki, bu adamın zorba, kan döken,
Kardeşine bunlardan birini yapan bir oğlu var.
1811Babası bunlardan hiçbirini yapmazken,
Oğul dağlarda putlara sunulan kurbandan yer,
Komşusunun karısını kirletir.
1812Düşküne, yoksula haksızlık eder,
Soygunculuk eder,
Rehini geri vermez.
Putlara bel bağlar,
İğrenç şeyler yapar.
1813Faizle para verir, aşırı kâr güder.
Böyle biri yaşayacak mı?
Hayır, yaşamayacak!
Bütün bu iğrençlikleri yapmıştır, öldürülecektir.
Onun kanından kendisi sorumlu olacaktır.
1814‹‹Diyelim ki, bu oğulun da bir oğlu olur ve babasının işlediği bütün günahları görür,
Ama hiçbirini yapmaz;
1815Dağlarda putlara sunulan kurbandan yemez,
İsrail halkının putlarına bel bağlamaz,
Komşusunun karısını kirletmez;
1816Kimseye haksızlık etmez,
Rehin almaz,
Soygunculuk etmez,
Aç olana ekmeğini verir,
Çıplağı giydirir.
1817Böyle biri elini kötülükten çeker,
Faiz almaz, aşırı kâr gütmez,
Kurallarımı izler,
İlkelerimi uygularsa,
Babasının günahı yüzünden ölmeyecek,
Kesinlikle yaşayacaktır.
1818Ama babası kendi günahı yüzünden ölecektir.
Çünkü zorbalık etti, kardeşini soydu,
Halkı arasında iyi olmayanı yaptı.
1819‹‹Ama siz, ‹Oğul neden babasının işlediği suçlardan sorumlu tutulmasın?› dersiniz. Bu oğul adil ve doğru olanı yapmış, bütün kurallarımı dikkatle izlemiştir. Böyle biri kesinlikle yaşayacaktır.
1820Ölecek olan günah işleyen kişidir. Oğul babasının suçundan sorumlu tutulamaz, baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz. Doğru kişi doğruluğunun, kötü kişi kötülüğünün karşılığını alacaktır.
1821‹‹Kötü kişi işlediği bütün günahlardan döner, buyruklarıma uyar, adil ve doğru olanı yaparsa, kesinlikle yaşayacak, ölmeyecektir.
1822İşlediği günahlardan hiçbiri ona karşı anılmayacaktır. Doğruluğu sayesinde yaşayacaktır.
1823Ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam, ancak kötü kişinin kötü yollarından dönüp yaşamasından sevinç duyarım. Egemen RAB böyle diyor.
1824‹‹Doğru kişi doğruluğundan döner, günah işler, kötü kişinin yaptığı bütün iğrenç şeyleri yaparsa, yaşayacak mı? Onun yaptığı doğru işlerin hiçbiri anılmayacaktır. Sadakatsizliği yüzünden suçludur, günahları yüzünden ölecektir.
1825‹‹Siz yine de, ‹Rabbin yolu doğru değil› diyorsunuz. Ey İsrail halkı, dinle: Benim yolum mu doğru değil? Doğru olmayan sizin yollarınız değil mi?
1826Doğru kişi doğruluğundan döner de kötülük yaparsa, bu yüzden ölecek. Evet, işlediği günah yüzünden ölecektir.
1827Ama kötü kişi, yaptığı kötülükten döner, adil ve doğru olanı yaparsa, canını kurtaracaktır.
1828Çünkü isyanlarının farkına varıyor ve onlardan dönüyor. Böyle biri kesinlikle yaşayacak, ölmeyecektir.
1829Öyleyken, İsrail halkı, ‹Rabbin yolu doğru değil› diyor. Ey İsrail halkı, benim yollarım mı doğru değil? Doğru olmayan sizin yollarınız değil mi?
1830‹‹Bu yüzden, ey İsrail halkı, sizleri, her birinizi yolunuza göre yargılayacağım. Egemen RAB böyle diyor. Dönün! İsyanlarınızdan dönün! Günahın sizi yıkıma sürüklemesine izin vermeyin.
1831İsyanlarınızı kendinizden uzaklaştırın. Yeni bir yürek, yeni bir ruh edinin. Neden öleceksin, ey İsrail halkı?
1832Çünkü ben kimsenin ölümünden sevinç duymam. Egemen RAB böyle diyor. Öyleyse günahınızdan dönün de yaşayın!››
191‹‹Sen İsrail önderleri için şu ağıtı yak
192ve de ki, ‹‹ ‹Annen neydi? Aslanlar arasında dişi bir aslan!
Genç aslanlar arasında yatar,
Yavrularını beslerdi.
193Büyüttüğü yavrulardan biri
Genç bir aslan oldu.
Avını kapıp parçalamayı öğrendi,
İnsan yiyen bir aslan oldu.
194Haberi uluslar arasında duyuldu.
Kurdukları tuzağa düştü,
Onu çengellerle Mısıra sürüklediler.
195Dişi aslan bekledi, umudunun boşa çıktığını görünce,
Yavrularından başka birini alıp
Genç bir aslan olarak yetiştirdi.
196Yavru aslanlar arasında dolaşmaya başladı,
Genç bir aslan oldu.
Avını kapıp parçalamayı öğrendi,
İnsan yiyen bir aslan oldu.
197Onların kalelerini yıktı,
Kentlerini viraneye çevirdi.
Ülkede yaşayan herkes
Onun kükreyişinden dehşete düştü. kadınlarını tanıdı››.
198Çevredeki uluslar üzerine geldiler,
Ağlarını gerdiler,
Onu tuzağa düşürdüler.
199Çengel takıp onu kafese koydular
Ve Babil Kralına götürdüler.
İsrail dağlarında kükreyişi bir daha duyulmasın diye
Onu gözetim altında tuttular.
1910‹‹ ‹Annen su kıyısındaki bağında
Dikilmiş bir asma gibiydi.
Bol su sayesinde dal budak saldı,
Ürün verdi.
1911Dalları kral asası olacak kadar güçlendi.
Asma boy attı,
Bulutlara dek yükseldi.
Yüksekliği ve dallarının çokluğu
Herkesçe görüldü.
1912Ama onu öfkeyle kökünden söküp yere attılar.
Doğu rüzgarı ürününü kuruttu.
Güçlü dalları koparılıp kurudu,
Ateş onları yakıp yok etti.
1913Şimdi çöle,
Kurak, susuz bir yere dikildi.
1914Gövdesi ateş aldı,
Filizini, ürününü yakıp yok etti.
Kral asası olacak kadar güçlü dalı kalmadı.›
Bu bir ağıttır ve ağıt olarak kalacaktır.››
201Sürgünlüğümüzün yedinci yılı, beşinci ayın onuncu günü, İsrail ileri gelenlerinden bazı kişiler RABbe danışmak için gelip önüme oturdular.
202RAB o sırada bana seslendi:
203‹‹İnsanoğlu, İsrail ileri gelenlerine de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Bana danışmaya mı geldiniz? Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bana danışmanıza izin vermeyeceğim.›
204‹‹Onları yargılayacak mısın? Ey insanoğlu, onları yargılayacak mısın? Öyleyse onlara atalarının iğrenç uygulamalarını anımsat.
205Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: İsraili seçtiğim gün Yakup soyuna ant içtim ve kendimi Mısırda onlara açıkladım. Ant içerek, Tanrınız RAB benim dedim.
206O gün, onları Mısırdan çıkaracağıma, kendileri için seçtiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye götüreceğime söz verdim.
207Onlara, herkes bel bağladığı iğrenç putları atsın, Mısır putlarıyla kendinizi kirletmeyin, Tanrınız RAB benim dedim.
208‹‹ ‹Ne var ki, bana karşı geldiler, beni dinlemek istemediler. Bel bağladıkları iğrenç putları hiçbiri atmadı, Mısır putlarını da bırakmadılar. Bu yüzden Mısırda öfkemi onların üzerine yağdıracağımı, kızgınlığımı dökeceğimi söyledim.
209Ama aralarında yaşadıkları ulusların gözünde adıma leke gelmesin diye bunu yapmadım. Bu ulusların gözü önünde İsraillileri Mısırdan çıkararak kendimi onlara açıklamıştım.
2010Bu yüzden İsraillileri Mısırdan çıkarıp çöle götürdüm.
2011Uygulayan kişiye yaşam veren kurallarımı onlara verdim, ilkelerimi tanıttım.
2012Kendilerini kutsal kılanın ben RAB olduğumu anlasınlar diye aramızda bir belirti olarak Şabat günlerimi de onlara verdim.
2013‹‹ ‹Böyleyken İsrail halkı çölde bana başkaldırdı. Uygulayan kişiye yaşam veren kurallarımı izlemediler, ilkelerimi reddettiler. Şabat günlerimi de hiçe saydılar. Bu yüzden çölde öfkemi üzerlerine yağdırıp onları yok edeceğimi söyledim.
2014Ama İsraillileri Mısırdan çıkardığımı gören ulusların gözünde adıma leke gelmesin diye bunu yapmadım.
2015Ben de kendilerine verdiğim en güzel ülkeye, süt ve bal akan ülkeye onları götürmeyeceğime çölde ant içtim.
2016Çünkü ilkelerimi reddettiler, kurallarımı izlemediler, Şabat günlerimi hiçe saydılar. Yürekleri putlarına bağlıydı.
2017Yine de onlara acıdım, onları yok etmedim, çölde işlerine son vermedim.
2018Çölde çocuklarına atalarınızın kurallarını izlemeyin, ilkelerine göre yaşamayın, putlarıyla kendinizi kirletmeyin dedim.
2019Ben Tanrınız RABbim, benim kurallarımı izleyin, benim ilkelerim uyarınca yaşayın.
2020Aramızda bir belirti olsun diye Şabat günlerimi kutsal sayın. O zaman benim Tanrınız RAB olduğumu anlayacaksınız dedim.
2021‹‹ ‹Ne var ki, çocuklar bana karşı geldiler. Kurallarımı izlemediler. Uygulayan kişiye yaşam veren ilkelerim uyarınca dikkatle yaşamadılar. Şabat günlerimi hiçe saydılar. Bu yüzden çölde öfkemi üzerlerine yağdıracağımı, kızgınlığımı dökeceğimi söyledim.
2022Ama elimi geri çektim, İsraillileri Mısırdan çıkardığımı gören ulusların gözünde adıma leke gelmesin diye bunu yapmadım.
2023Onları ulusların arasına dağıtacağıma, başka ülkelere göndereceğime çölde ant içtim.
2024Çünkü ilkelerimi izlemediler, kurallarımı reddettiler. Şabat günlerimi hiçe saydılar, gözlerini atalarının putlarına diktiler.
2025Ben de onlara iyi olmayan kurallar, yaşam vermeyen ilkeler verdim.
2026Her ilk doğan çocuğu ateşte kurban ederek sundukları sunularla kendilerini kirletmelerine izin verdim. Öyle ki, onları dehşete düşüreyim de benim RAB olduğumu anlasınlar.›
2027‹‹Bu nedenle, ey insanoğlu, İsrail halkına de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Atalarınız yine ihanet etmekle bana küfretmiş oldular.
2028Kendilerine vermeye ant içtiğim ülkeye onları getirdiğimde, gördükleri her yüksek tepede, sık yapraklı her ağacın altında kurbanlarını kestiler. Beni öfkelendiren sunularını, güzel kokulu sunularıyla dökmelik sunularını orada sundular.
2029Onlara gittikleri bu puta tapılan yerin ne olduğunu sordum.› ›› Orası bugün de Bama adıyla anılıyor.
2030‹‹Bu nedenle İsrail halkına de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Atalarınız gibi siz de kendinizi kirletecek misiniz? Onların putlarına gönül verecek misiniz?
2031Şimdiye dek oğullarınızı ateşte kurban edip sunularınızı sunmakla, putlarınızla kendinizi kirlettiniz. Öyleyken gelip bana danışmanıza izin verir miyim, ey İsrail halkı? Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, bana danışmanıza izin vermeyeceğim.
2032‹‹ ‹Siz ağaca, taşa tapan öteki uluslar gibi, dünyadaki öbür halklar gibi olmak istiyoruz diyorsunuz. Ama bu düşündükleriniz hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.
2033Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, sizi güçlü ve kudretli elle, şiddetli öfkeyle yöneteceğim.
2034Güçlü ve kudretli elle, şiddetli öfkeyle sizi uluslar arasından çıkaracak, dağılmış olduğunuz ülkelerden toplayacağım.
2035Sizi ulusların çölüne getirecek, orada yüz yüze yargılayacağım.
2036Atalarınızı Mısır Çölünde nasıl yargıladıysam, sizi de öyle yargılayacağım. Egemen RAB böyle diyor.
2037Sizi yoklayıp antlaşmama bağlı kalmanızı sağlayacağım.
2038Aranızda bana karşı gelenlerle başkaldıranları ayıracağım. Onları yaşadıkları ülkelerden çıkaracağım. Ama İsrail ülkesine girmeyecekler. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
2039‹‹ ‹Ey İsrail halkı, Egemen RAB şöyle diyor: Her biriniz gidip putlarınıza tapının! Ama sonra beni dinleyeceksiniz ve armağanlarınızla, putlarınızla bir daha kutsal adımı kirletmeyeceksiniz.
2040Çünkü kutsal dağımda, İsrailin yüksek dağında, diyor Egemen RAB, bütün İsrail halkı orada, ülkede bana kulluk edecek. Orada onları kabul edeceğim. Orada sunularınızı, seçme armağanlarınızı, bütün kutsal adaklarınızı isteyeceğim.
2041Sizi ulusların arasından çıkarıp dağılmış olduğunuz ülkelerden topladığımda, beni hoşnut eden bir koku gibi kabul edeceğim. Ulusların gözü önünde aranızda kutsallığımı göstereceğim.
2042Sizleri atalarınıza vermeye ant içtiğim ülkeye, İsrail ülkesine getirdiğimde, benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
2043Bütün yaptıklarınızı, kendinizi kirlettiğiniz bütün uygulamaları orada anımsayacak, yaptığınız kötülüklerden ötürü kendinizden tiksineceksiniz.
2044Ey İsrail halkı, kötü yollarınıza, yozlaşmış uygulamalarınıza göre değil, adım uğruna sizinle ilgilendiğimde, benim RAB olduğumu anlayacaksınız. Egemen RAB böyle diyor.› ››
2045RAB bana şöyle seslendi:
2046‹‹İnsanoğlu, yüzünü güneye çevir, güneye seslen, Negev Ormanına karşı peygamberlik et.
2047Negev Ormanına de ki, ‹RABbin sözüne kulak ver. Egemen RAB şöyle diyor: Senin içinde ateş tutuşturacağım. Ateş bütün ağaçlarını -yeşil ağacı da kuru ağacı da- yiyip bitirecek. Tutuşan alev söndürülemeyecek. Güneyden kuzeye, her yüz ateşin sıcağından kavrulacak.
2048Ateşi tutuşturanın ben RAB olduğumu herkes görecek, ateş söndürülmeyecek.› ››
2049Bunun üzerine, ‹‹Ah, ey Egemen RAB!›› dedim, ‹‹Onlar benim için, ‹Simgesel öyküler anlatan adam değil mi bu?› diyorlar.››
211RAB bana şöyle seslendi:
212‹‹Ey insanoğlu, yüzünü Yeruşalime çevir, kutsal yerlerine karşı konuş, İsrail ülkesine karşı peygamberlik et.
213Ona de ki, ‹RAB şöyle diyor: Ben sana karşıyım! Kılıcımı kınından çıkaracak, içindeki doğru kişiyi de kötü kişiyi de kesip yok edeceğim.
214Doğru kişiyi de kötü kişiyi de kesip yok etmek için kılıcım kınından çıkacak ve güneyden kuzeye herkese karşı olacak.
215Böylece herkes kılıcını kınından çıkaranın ben RAB olduğumu anlayacak. Onu bir daha yerine koymayacağım.›
216‹‹Sen, ey insanoğlu, inle! Onların gözü önünde ezik bir yürekle acı acı inle!
217Sana, ‹Neden böyle inliyorsun?› diye sorduklarında, ‹Yakında duyulacak haberden ötürü› diye yanıtlayacaksın. ‹Her yürek eriyecek, her el gevşeyecek, her ruh baygın düşecek, her dizin bağı çözülecek. Evet, haber duyulacak! Bu kesinlikle yerine gelecek.› Egemen RAB böyle diyor.››
218RAB bana şöyle seslendi:
219‹‹İnsanoğlu, peygamberlik et ve de ki, ‹Rab şöyle diyor: ‹‹ ‹Kılıç, kılıç,
Bilendi, cilalandı.
2110Öldürmek için bilendi,
Şimşek gibi çaksın diye cilalandı.
Nasıl sevinebiliriz?
Kılıç oğlumun asasını sıradan bir sopa gibi küçümsedi.
2111Kılıç kullanılmak için
Cilalanmaya verildi;
Öldürenin eline verilsin diye bilenip cilalandı.
2112İnsanoğlu, bağır, haykır!
Çünkü bu kılıç halkıma karşı;
Bütün İsrail önderlerine karşı.
Onlar halkımla birlikte kılıca teslim edildiler.
Bunun için bağrını döv.
2113‹‹ ‹Deneme kuşkusuz gelecek. Kılıcın küçümsediği asa varlığını sürdüremezse ne olur? Böyle diyor Egemen RAB.›
2114‹‹Sen, ey insanoğlu, peygamberlik et, el çırp.
Bırak kılıç iki, üç kez vursun.
Bu öldüren bir kılıçtır,
Çok sayıda insan kıran,
İnsanı her yandan saran kılıçtır.
2115Yürekleri erisin,
Tökezleyip düşenler çok olsun diye
Bütün kapılarında öldürmek için
Görevlendirdim kılıcı.
Ah, kılıç şimşek gibi parladı,
Öldürmek için bilendi.
2116Ey kılıç, sağa, sonra sola savrul,
Ağzın nereye dönerse, oraya savrul!
2117Ben de elimi çırpacağım
Ve öfkem dinecek.
Bunu ben RAB söylüyorum.››
2118RAB bana şöyle seslendi:
2119‹‹İnsanoğlu, Babil Kralının kılıcı gelsin diye iki yol belirle; ikisi de aynı ülkeden başlamalı. Kent yolunun başladığı yere bir işaret koy.
2120Ammonluların Rabba Kentine ya da Yahudaya ve surlarla çevrili Yeruşalime ilerlesin diye kılıç için yol belirle.
2121Çünkü Babil Kralı iki yolun ayrıldığı, yolların çatallaştığı yerde fala bakmak için duracak. Okları silkeleyecek, aile putlarına danışacak, kurban edilen bir hayvanın ciğerine bakacak.
2122Kütük yerleştirmek, öldür buyruğunu vermek, savaş naraları atmak, kapılara kütük yerleştirmek, toprak rampalar oluşturmak, kuşatma duvarları yapmak için sağ elinde Yeruşalimi gösteren ok olacak.
2123Onunla ant içerek antlaşma yapanlar fala yanlış bakıldığını sanacak. Ama kral suçlarını anımsatıp onları tutsak alacak.
2124‹‹Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: ‹Madem suçlarınızı, isyanlarınızı anımsattırdınız, bütün uygulamalarınızda günahlarınızı açığa çıkardınız, madem bütün bunları yaptınız, siz de tutsak alınıp götürüleceksiniz.
2125‹‹ ‹Sen, ey saygısız, kötü İsrail önderi, günün yaklaştı, sonunda yargı günün geldi.
2126Egemen RAB şöyle diyor: Sarığı çıkar, tacı kaldır. Artık eskisi gibi olmayacak. Alçakgönüllü yükseltilecek, gururlu alçaltılacak.
2127Yıkım! Yıkım! Kenti yerle bir edeceğim! Hak sahibi gelinceye dek onarılmayacak. Kenti ona vereceğim.›
2128‹‹Sen, ey insanoğlu, peygamberlik et ve de ki, ‹Aşağılayıcı sözler söyleyen Ammonlular için Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Kılıç, kılıç,
Öldürmek için kınından çekilmiş,
Yok etmek için,
Şimşek gibi parlamak için cilalanmış!
2129Size ilişkin görümler aldatıcıdır,
Açılan fal yalandır.
Öldürülecek kötülerin enseleri üzerine
Yerleştirileceksin, ey kılıç!
Onların günü yaklaştı,
Sonunda yargı günleri geldi.
2130Kılıç kınına koyulsun!
Yaratıldığınız yerde,
Atalarınızın ülkesinde
Yargılayacağım sizi.
2131Öfkemi üzerinize dökeceğim,
Kızgınlığımı üzerinize üfleyeceğim;
Acımasız adamların,
Yakıp yok etmekte usta kişilerin eline
Teslim edeceğim sizi.
2132Ateşe yakıt olacaksınız,
Kanınız ülkenizin ortasında dökülecek,
Bir daha anılmayacaksınız.
Çünkü bunu ben RAB söylüyorum.› ››
221RAB bana şöyle seslendi:
222‹‹İnsanoğlu, Yeruşalimi yargılayacak mısın? Kan döken bu kenti yargılayacak mısın? Öyleyse bütün iğrenç uygulamalarını ona bildir.
223Şöyle diyeceksin: ‹Egemen RAB diyor ki: Ey kendi içinde kan dökerek yıkımını hazırlayan, putlar yaparak kendini kirleten kent!
224Döktüğün kan yüzünden suçlu bulundun, yaptığın putlarla kirlendin. Böylece günlerin yaklaştı, yıllarının sonuna ulaştın. Bu yüzden seni uluslara alay konusu edeceğim, bütün ülkelerin gözünde seni gülünç duruma düşüreceğim.
225Ey adı kötüye çıkmış, kargaşa dolu kent, yakındakiler de uzaktakiler de seninle alay edecekler.
226‹‹ ‹İşte içindeki her İsrail önderi yetkisini kullanarak kan döküyor.
227Senin içinde anneye, babaya kötü davrandılar, yabancıya baskı yaptılar, öksüze, dul kadına haksızlık ettiler.
228Benim kutsal eşyalarıma saygısızlık ettin, Şabat günlerimi hiçe saydın.
229Kan dökmek için iftira edenler, dağlarda putlara kurban edilen hayvanları yiyenler, kendilerini şehvete kaptıranlar senin içinde yaşıyor.
2210Babalarının karılarıyla yatanlar, âdet gören dinsel açıdan kirli kadınlarla cinsel ilişki kuranlar senin içinde yaşıyor.
2211Senin içinde kimi komşusunun karısıyla iğrenç şeyler yaptı; kimi utanmadan gelinini kirletti; kimi öz kızkardeşiyle ilişki kurdu.
2212Senin içinde kan dökmek için rüşvet aldılar. Faiz aldın, tefecilik yaptın, zorbalıkla komşularından haksız kazanç sağladın. Beni unuttun. Egemen RAB böyle diyor.
2213‹‹ ‹Edindiğiniz haksız kazançtan, içinizde döktüğünüz kandan ötürü ellerimi birbirine vuracağım.
2214Sizinle uğraşacağım gün cesaretiniz kalacak mı? Elleriniz güçlü olabilecek mi? Bunu ben RAB söylüyorum ve dediğimi yapacağım.
2215Sizi uluslar arasına dağıtıp ülkelere süreceğim. Sizdeki ruhsal kirliliğe son vereceğim.
2216Ulusların gözünde aşağılanacak ve benim RAB olduğumu anlayacaksınız.› ››
2217RAB bana şöyle seslendi:
2218‹‹İnsanoğlu, İsrail halkı benim için cüruf gibi oldu. Hepsi potada tunç, kalay, demir, kurşundur; gümüşün cürufudur.
2219Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: ‹Hepiniz cüruf gibi olduğunuz için sizi Yeruşalimin ortasına toplayacağım.
2220Eritmek için ateşi üfleyerek gümüşü, tuncu, demiri, kurşunu, kalayı nasıl potaya atıyorlarsa, ben de öfkemle, kızgınlığımla sizi toplayacak, kentin ortasına koyup eriteceğim.
2221Sizi toplayacak, öfkemin ateşini üzerinize üfleyeceğim; siz de kentin içinde eriyip yok olacaksınız.
2222Gümüş potada nasıl erirse, siz de kentin içinde öyle eriyeceksiniz. O zaman üzerinize kızgınlığını dökenin ben, RAB olduğumu anlayacaksınız.› ››
2223RAB bana şöyle seslendi:
2224‹‹İnsanoğlu, ülkeye de ki, ‹Sen öfke günü temizlenmemiş, üzerine yağmur yağmamış bir ülkesin.›
2225Önderleri kükreyen, avını parçalayan aslan gibi orada düzen kurdular. Canlara kıydılar, hazineler, değerli nesneler aldılar, birçok kadını dul bıraktılar.
2226Kâhinleri yasamı hiçe saydılar, kutsal eşyalarımı kirlettiler, kutsalla bayağı arasındaki ayrımı yapmadılar, kirliyle temiz arasındaki farkı öğretmediler, Şabat günlerimden gözlerini çevirdiler. Kutsallığımı önemsemediler.
2227Yöneticileri avını parçalayan kurt gibidir. Haksız kazanç elde etmek için kan döküyor, canlara kıyıyorlar.
2228Peygamberleri uydurma görümlerle, yalan fal açarak bu suçları gizlediler; ben RAB konuşmadığım halde, ‹Egemen RAB şöyle diyor› diyorlar.
2229Ülke halkı baskı uyguladı, soygunculuk etti. Düşküne, yoksula baskı yaptı, yabancıya haksız yere kötü davrandı. ‹‹Peygamberleri››.
2230‹‹İçlerinde duvarı örecek, gedikte durup önümde ülkeyi savunacak, onu yerle bir etmemi engelleyecek bir adam aradım, ama hiç kimseyi bulmadım.
2231Bunun için öfkemi üzerlerine boşaltacak, kızgınlığımla onları yakıp yok edeceğim. Yaptıklarını kendi başlarına getireceğim.›› Egemen RAB böyle diyor.
231RAB bana şöyle seslendi:
232‹‹İnsanoğlu, bir anneden doğma iki kadın vardı.
233Gençliklerinde Mısırda fahişelik ettiler. Memeleri orada okşandı, erdenliklerini orada yitirdiler.
234Büyüğünün adı Ohola, küçüğünün Oholivaydı. Benim oldular; oğullar, kızlar doğurdular. Ohola Samiriyedir, Oholiva da Yeruşalim.
235‹‹Ohola benimken fahişelik etti. Oynaşları olan Asurlulara gönül verdi. Hepsi de genç, yakışıklı, lacivertler kuşanmış savaşçılar, valiler, komutanlar, atlı askerlerdi.
237Asurluların en seçkin adamlarına fahişe olarak kendini verdi. Gönül verdiği bu kişilerin putlarına bağlanarak kendini kirletti.
238Mısırda başladığı fahişeliği bırakmadı. Gençken onunla yattılar, erdenliğini bozdular, şehvetlerini onun üzerine boşalttılar.
239‹‹Bu nedenle onu oynaşlarının, gönül verdiği Asurluların eline teslim ettim.
2310Çıplaklığını açtılar, oğullarını, kızlarını aldılar, onu kılıçla öldürdüler. Kendisine verilen cezadan ötürü kadınlar arasında adı kötüye çıktı.
2311‹‹Kızkardeşi Oholiva bunu gördü, ama şehveti ve fahişelikleri kızkardeşininkinden daha utanç vericiydi.
2312O da hepsi de genç, yakışıklı Asurlulara -valilere, komutanlara, iyi donanmış savaşçılara, atlılara- gönül verdi.
2313Kendisini ne kadar kirlettiğini gördüm. İkisi de aynı yolu izlediler.
2314‹‹Oholiva fahişeliklerini giderek artırdı. Duvara oyulmuş insan resimlerini -bellerine kuşak, başlarına geniş sarık bağlamış kırmızı renkli Kildani resimlerini- gördü. Hepsi kökeni Kildan ülkesine dayanan Babil subaylarına benziyordu.
2316Oholiva görür görmez onlara gönül verdi, Kildan ülkesine ulaklar gönderdi.
2317Bunun üzerine Babilliler onunla yatakta sevişmek üzere geldiler, zina ederek onu kirlettiler. Onu öyle kirlettiler ki, sonunda hepsinden tiksinip yüzünü çevirdi.
2318Fahişeliklerini sergileyip çıplaklığını açınca kızkardeşinden tiksinerek yüzümü çevirdiğim gibi, ondan da tiksinerek yüzümü çevirdim.
2319Gençliğinde Mısırda yaptığı fahişelikleri anımsayarak, fahişeliğini daha da artırdı.
2320Erkeklik organları eşeğinkine, menileri aygırınkine benzeyen oynaşlarına gönül verdi.
2321Öyle ki, Mısırda gençliğindeki şehvet düşkünlüğünü özledin. Memelerin orada okşanmış, erdenliğini orada yitirmiştin.
2322‹‹Bundan ötürü, ey Oholiva, Egemen RAB şöyle diyor: Tiksindiğin oynaşlarını sana karşı kışkırtacağım. Onları her yandan sana karşı ayaklandıracağım.
2323Babillileri, bütün Kildanileri, Pekotluları, Şoalıları, Koalıları, onlarla birlikte bütün Asurluları, yakışıklı gençleri -valileri, komutanları, subayları, ünlü adamları, atlıları- sana karşı ayaklandıracağım.
2324Silahlarla, savaş ve yük arabalarıyla, çok uluslu bir orduyla sana saldıracaklar. Seni her yandan büyük, küçük kalkanlarla, miğferlerle saracaklar. Cezalandırmaları için seni onların eline teslim edeceğim. Seni kendi kurallarına göre yargılayacaklar.
2325Öfkemi sana yönelteceğim, onların sana kızgınlıkla davranmalarını sağlayacağım. Burnunu, kulaklarını kesecekler. Sağ kalanları kılıçla öldürecekler. Oğullarını, kızlarını alacaklar, sağ kalanları ateş yakıp yok edecek.
2326Üzerindeki giysiyi soyacak, güzel mücevherlerini alacaklar.
2327Mısırda yaptığın ahlaksızlıklara, fahişeliklere son vereceğim. Böyle şeylere özlem duymayacak, bir daha Mısırı anımsamayacaksın.
2328‹‹Egemen RAB şöyle diyor: Seni nefret ettiğin, tiksindiğin adamların eline teslim edeceğim.
2329Sana düşman gibi davranacak, emeğinin bütün ürününü alacaklar. Seni çırılçıplak bırakacaklar. Böylece utanç verici fahişeliklerin açığa çıkacak. Bütün bunlar şehvet düşkünlüğünden, fahişeliğin yüzünden başına geldi. Çünkü uluslarla fahişelik ettin, onların putlarıyla kendini kirlettin.
2331Kızkardeşinin yolunu izledin. Bu nedenle, sana onun kâsesinden içireceğim.
2332‹‹Egemen RAB şöyle diyor: Kızkardeşinin kâsesinden içeceksin,
O derin ve geniştir;
Sana gülecek, seninle alay edecekler,
Dopdolu bir kâse.
2333Sarhoş olacak, umutsuzluğa boğulacaksın,
Kızkardeşin Samiriyenin kâsesi
Yıkım, perişanlık kâsesidir.
2334Ondan içecek, tüketeceksin;
Parçalarını kemirecek
Ve göğsünü paralayacaksın.
Bunu ben söylüyorum diyor Egemen RAB.
2335‹‹Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: Madem beni unuttun, bana sırt çevirdin, sen de ahlaksızlığının, fahişeliğinin cezasını yükleneceksin.››
2336RAB bana seslendi: ‹‹İnsanoğlu, Oholayla Oholivayı yargılayacak mısın? Öyleyse onlara iğrenç uygulamalarını bildir.
2337Çünkü fahişelik ettiler, kan döktüler. Putlarıyla fahişelik ettiler; bana doğurdukları çocukları yiyecek olarak putlarına sundular.
2338Bununla kalmayarak, şunları da yaptılar: Çocuklarını putlara sundukları gün tapınağımı kirlettiler, Şabat günlerimi hiçe saydılar. Aynı gün tapınağıma girip onu kirlettiler. İşte tapınağımda bunları yaptılar.
2340‹‹Siz iki kızkardeş uzaklarda yaşayan adamların gelmesi için ulaklar gönderdiniz. Adamlar gelince, onlar için yıkanıp gözlerinize sürme çektiniz, mücevherlerinizi taktınız.
2341Şık bir divanın üzerine oturdunuz, önüne bir sofra kurup üzerine buhurumu, zeytinyağımı koydunuz.
2342‹‹Kaygısız kalabalığın sesi yankılandı çevresinde. Düzeysiz bir yığın kalabalıkla birlikte çölden Sabalılar getirildi. İki kızkardeşin koluna bilezikler taktılar, başlarına güzel bir taç koydular.
2343Fahişelikten yıpranmış kadın için, ‹Bırakın, fahişe olarak kullansınlar onu. Çünkü öyledir› dedim.
2344Onunla yattılar. Fahişeye gider gibi, bu iki ahlaksız kadının -Oholayla Oholivanın- yanına gittiler.
2345Ama doğru adamlar zina eden, kan döken kadınlara verilen cezayla onları cezalandıracaklar. Çünkü bu iki kadın fahişelik ettiler, elleri kanlıdır.
2346‹‹Egemen RAB şöyle diyor: Onları dehşete düşürecek, mallarını yağmalayacak bir kalabalık salacağım üzerlerine.
2347Onları taşa tutacak, kılıçlarıyla parçalayacaklar; oğullarını, kızlarını öldürecek, evlerini ateşe verecekler.
2348‹‹Ülkede ahlaksızlığa son vereceğim. Öyle ki, bütün kadınlar için bir uyarı olsun bu, sizin yaptığınız ahlaksızlığı yapmasınlar.
2349Yaptığınız fahişeliklerin karşılığını ödeyecek, putlara tapınarak işlediğiniz günahların cezasını çekeceksiniz. Böylece benim Egemen RAB olduğumu anlayacaksınız.››
241Sürgünlüğümüzün dokuzuncu yılı, onuncu ayın onuncu günü RAB bana şöyle seslendi:
242‹‹Ey insanoğlu, bu günü, bu günün tarihini tam olarak yaz. Çünkü Babil Kralı tam bu gün Yeruşalimi kuşatmaya başladı.
243Bu asi halka simgesel bir öykü anlat. Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Kazanı ateşe koyun, ateşe koyun,
İçine su doldurun.
244Etin parçalarını da koyun,
Etin en iyi parçalarını,
Budu ve döşü.
Seçme kemikleri de doldurun.
245Sürünün en iyilerini seçin,
Kazanın altına odun yığın,
Bırakın su kaynasın,
Kemikler pişsin.
246Egemen RAB diyor ki,
Kan döken o kentin vay başına!
Pas tutmuş,
Pasından temizlenmemiş o kazanın vay başına!
Kazandan eti kura çekmeden
Parça parça çıkarın.
247Çünkü döktüğü kan ortalıkta duruyor;
Çıplak bir kayanın üzerine döktü kanı,
Toprakla örtülebilecek bir yere dökmedi.
248Öfkeyi alevlendirmek,
Öç almak için,
Onun kanını çıplak bir kayanın üzerine döktüm ki, örtülemesin.
249Egemen RAB şöyle diyor:
Kan döken kentin vay başına!
Ben kendim ateş için odun yığacağım.
2410Odunları yığ!
Ateşi tutuştur!
Eti iyice pişir!
Baharatı kat!
Kemikler kavrulsun!
2411Sonra boş kazanı
Ateş közlerinin üzerine koy.
Kızsın, bakırı yansın,
İçindeki pislik erisin,
Pası yok olsun.
2412Bütün emekler boşa çıktı,
Kazanın kalın pası çıkmıyor.
Ateş bile pası temizlemiyor.
2413Yaptığın ahlaksızlık seni kirletti.
Seni temizlemek istedim,
Ama sen pisliğinden temizlenmek istemedin.
Sana karşı öfkem yatışıncaya dek
Pisliğinden temizlenmeyeceksin.
2414Bunu ben RAB söylüyorum.
Harekete geçmenin zamanı geldi,
Esirgemeyeceğim,
Acımayacak, pişman olmayacağım.
Yollarına ve yaptıklarına göre yargılanacaksın.
Böyle diyor Egemen RAB.› ››
2415RAB bana şöyle seslendi:
2416‹‹İnsanoğlu, en çok sevdiğin kişiyi bir vuruşta senin elinden alacağım. Yas tutmayacak, ağlamayacak, gözyaşı dökmeyeceksin.
2417İçin için inle; ölüler için yas tutmayacaksın. Sarığın başında, çarığın ayaklarında kalsın; yüzünün alt kısmını örtme, yas tutanların yiyeceğini yeme.››
2418Sabah halka seslendim, akşam karım öldü. Ertesi sabah bana söyleneni yaptım.
2419Halk bana, ‹‹Bu yaptıklarının bizimle ilgisi ne? Bize açıklamayacak mısın?›› diye sordu.
2420Bunun üzerine, ‹‹RAB bana şöyle seslendi›› dedim,
2421‹‹İsrail halkına de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Övündüğünüz güç kaynağınız, gözünüzde değerli olan, yüreğinizin üzerine titrediği tapınağımın kirletilmesine izin vereceğim. Geride bıraktığınız oğullarınızla kızlarınız kılıçtan geçirilecek.
2422Ben ne yaptıysam, siz de aynısını yapacaksınız. Yüzünüzün alt kısmını örtmeyeceksiniz, yas tutanların yiyeceğini yemeyeceksiniz.
2423Sarıklarınız başlarınızda, çarıklarınız ayaklarınızda olacak. Yas tutmayacak, ağlamayacaksınız. Ancak günahlarınızın içinde eriyip yok olacaksınız, kendi aranızda inleyip duracaksınız.
2424Hezekiel sizin için bir belirti olacak; o ne yaptıysa, siz de aynısını yapacaksınız. Bunlar olunca, benim Egemen RAB olduğumu anlayacaksınız.› ‹‹İnsanların››.
2425‹‹Övündükleri güç kaynağını, sevinçlerini, yüceliklerini, gözlerinde değerli olanı, yüreklerinin dilediğini, oğullarıyla kızlarını onlardan aldığım gün, yıkımdan kaçıp kurtulan biri gelip sana haberleri bildirecek, ey insanoğlu.
2427O gün dilin çözülecek, kaçıp kurtulanla konuşacak, bir daha suskun olmayacaksın. O gün onlar için bir belirti olacaksın. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.››
251RAB bana şöyle seslendi:
252‹‹İnsanoğlu, yüzünü Ammonlulara çevir, onlara karşı peygamberlik et.
253Onlara de ki, ‹Egemen RABbin sözünü dinleyin! Egemen RAB şöyle diyor: Madem tapınağım kirletildiği, İsrail ülkesi viraneye çevrildiği, Yahuda halkı sürgüne gittiği zaman, Hah, hah! diyerek alay ettiniz,
254ben de sizi miras olarak doğuda yaşayan halka teslim edeceğim. Obalarını, çadırlarını ülkenizde kuracaklar; ürününüzü yiyecek, sütünüzü içecekler.
255Rabba Kentini develer için otlak, Ammon ülkesini sürüler için ağıl yapacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
256Egemen RAB şöyle diyor: Madem İsraille alay ederek ellerinizi çırptınız, ayaklarınızı yere vurdunuz, bütün yüreğinizle sevindiniz,
257ben de size karşı elimi uzatacak, çapul malı olarak sizi uluslara teslim edeceğim. Sizi halklar arasından süpürüp atacak, ülkeler arasından söküp çıkaracak, yok edeceğim. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.› ››
258‹‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹Madem Moav ve Seir halkı, Bakın, Yahuda halkının öteki uluslardan farkı yok, dedi,
259ben de Moavın sınırını, ülkenin süsü olan sınır kentlerini, Beytyeşimot, Baal-Meon ve Kiryatayimi savunmasız bırakacağım.
2510Ammonlular uluslar arasında bir daha anılmasın diye Moavı Ammonlularla birlikte mülk olarak doğuda yaşayan halka vereceğim.
2511Böylece Moavı cezalandıracağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
2512‹‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹Madem Edom Yahuda halkından öç alarak büyük suç işledi,
2513Egemen RAB şöyle diyor: Ben de Edoma karşı elimi uzatacak, insanları da hayvanları da yok edecek, ülkeyi viraneye çevireceğim. Temandan Dedana kadar Edomlular kılıçla vurulup yok olacaklar.
2514Halkım İsrail aracılığıyla Edomdan öç alacağım. İsrailliler onlara öfkem, kızgınlığım uyarınca davranacak. Böylece Edomlular öcümü anlayacaklar. Egemen RAB böyle diyor.› ››
2515‹‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹Madem Filistliler Yahudaya acımasızca davrandılar, eskiden var olan düşmanlıklarıyla onu yerle bir ederek öç aldılar,
2516Egemen RAB şöyle diyor: Elimi Filistlilere karşı uzatacağım, Keretlileri söküp atacağım, kıyıda yaşayanlardan sağ kalanlarını yok edeceğim.
2517Onlardan ağır bir öç alacak, onları öfkeyle paylayacağım. Kendilerinden öç alınca, benim RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
261Sürgünlüğümüzün on birinci yılı, ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
262‹‹İnsanoğlu, madem Sur Kenti, Yeruşalim için, ‹Oh, oh! Ulusların kapısı olan kent yıkıldı, kapıları bana açıldı. O viraneye döndü, ben zenginleşeceğim› dedi,
263Egemen RAB şöyle diyor: Ey Sur, sana karşıyım! Deniz dalgalarını nasıl kabartırsa, ben de ulusları senin üzerine öyle saldırtacağım.
264Surun duvarlarını yıkacak, kulelerini yerle bir edecekler. Toprağını kazıp süpürecek, seni çıplak bir kayalık haline getireceğim.
265Sur denizin ortasında, balıkçıların ağ gerdikleri bir yer olacak. Egemen RAB böyle diyor. Uluslar Suru yağmalayacak,
266Sura bağlı kıyı kentlerinde yaşayanları kılıçtan geçirecek. O zaman Surlular benim RAB olduğumu anlayacaklar.
267‹‹Egemen RAB şöyle diyor: Krallar kralı Babil Kralı Nebukadnessarı atlarla, savaş arabalarıyla, atlılarla, büyük bir orduyla kuzeyden Sura getiriyorum.
268Sura bağlı kıyı kentlerinde yaşayanları kılıçtan geçirecek, size karşı kuşatma duvarları, toprak rampalar yapacak, kalkanını size karşı kaldıracak.
269Duvarlarınızda gedik açmak için kütükler yerleştirecek, silahlarıyla kulelerinizi yıkacak.
2610Sayısız atının çıkardığı toz sizi örtecek. Duvarlarında gedik açılmış bir kente girer gibi kent kapılarınızdan girdiğinde, atlıların, tekerleklerin, savaş arabalarının gürültüsünden duvarlarınız sarsılacak.
2611Atlarının tırnakları bütün sokaklarınızı çiğneyecek. Halkınız kılıçtan geçirilecek, güçlü sütunlarınız devrilecek.
2612Servetinizi alacak, mallarınızı yağmalayacaklar. Duvarlarınızı yıkacak, güzel evlerinizi yerle bir edecekler. Taşlarınızı, kerestenizi, toprağınızı denize atacaklar.
2613Okuduğunuz gürültülü şarkılara son vereceğim. Lirlerinizin sesi bir daha duyulmayacak.
2614Sizi çıplak bir kayalık haline getireceğim, balıkçıların ağ gerdikleri bir yer olacaksınız. Bir daha kurulmayacaksınız. Çünkü ben RAB söylüyorum. Egemen RAB böyle diyor.
2615‹‹Egemen RAB Sura şöyle diyor: Yıkımının sesinden, yaralıların iniltisinden, senin içinde yapılan kıyım yüzünden kıyı halkları titreyecek.
2616Kıyıda yaşayan bütün önderler tahtlarından inecek; kaftanlarını, işlemeli giysilerini çıkaracaklar. Dehşet içinde yere oturup her an titreyerek başlarına gelenlere şaşacaklar.
2617Sonra senin için şöyle bir ağıt yakacaklar: ‹‹ ‹Nasıl oldu da yıkıldın,
Ey denizcilerin oturduğu ünlü kent!
Sen ve sende oturanlar,
Denizde güçlüydünüz.
Dehşet salmıştınız
Orada yaşayan herkese.
2618Yıkımın olduğu gün
Kıyı halkları titreyecek,
Orada yaşayanlar
Çöküşüne şaşacaklar.›
2619‹‹Egemen RAB şöyle diyor: Issız kalmış kentler gibi seni viran bir kent yaptığım, engin denizleri üzerine boşalttığım, derin sular seni örttüğü zaman,
2620ölüm çukuruna inenlerle birlikte seni eski zaman insanlarının yanına indireceğim. Ölüm çukuruna inenlerle birlikte eski kalıntılar arasına, yeryüzünün derinliklerine yerleştireceğim. Öyle ki, bir daha dönüp yaşayanlar diyarında yerini almayasınfö.
2621Seni yılgınlığa düşüreceğim, bu senin sonun olacak. Seni arayacaklar ama bulamayacaklar. Egemen RAB böyle diyor.›› almayasın›› (bkz. Septuaginta), Masoretik metin ‹‹Dönmeyesin, yaşayanlar diyarında yücelik vereyim››.
271RAB bana şöyle seslendi:
272‹‹İnsanoğlu, Sur Kenti için bir ağıt yak.
273Denizin kıyısında kurulmuş, kıyı halklarıyla ticaret yapan Sur Kentine de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Ey Sur, güzellikte kusursuzum dedin.
274Sınırların denizin bağrındaydı,
Kurucuların güzelliğini doruğa ulaştırdılar.
275Bütün kerestelerini
Senirin çam ağaçlarından yaptılar,
Sana direk yapmak için
Lübnandan sedir ağaçları aldılar.
276Küreklerini Başan meşelerinden,
Güverteni Kittim kıyılarından getirilen
Selvi ağaçlarından yaptılar,
Fildişiyle süslediler.
277Mısırın işlemeli ince keteninden yelkenin,
Bayrağın oldu senin.
Güvertenin gölgeliği Elişa kıyılarının
Lacivert, mor kumaşındandı.
278Kürekçilerin Saydalı ve Arvatlıydı,
Gemicilerin, içindeki becerikli kişilerdi, ey Sur.
279Gemilerindeki gedikleri onaranlar
Gevalın deneyimli, usta adamlarıydı.
Denizdeki bütün gemiler ve denizciler
Mallarını değiş tokuş etmek için sana geldiler.
2710Persli, Ludlu, Pûtlu askerler
Ordunda hizmet etti.
Kalkanlarını, miğferlerini
Duvarlarına astılar,
Sana görkem kazandırdılar.
2711Arvattan, Helekten gelen adamlar
Çepeçevre duvarlarını korudular.
Gammattan gelen adamlar
Kulelerinde beklediler.
Kalkanlarını duvarlarına astılar.
Güzelliğini doruğa ulaştırdılar.
2712‹‹ ‹Tarşiş seninle ticaret yaptı,
Sende her çeşit mal vardı.
Mallarına karşılık
Sana gümüş, demir, kalay, kurşun verdiler.
2713Yâvan, Tuval, Meşek seninle ticaret yaptı,
Mallarına karşılık
Sana köle ve tunç kaplar verdiler.
2714Beyttogarma halkı
Mallarına karşılık
Sana at, savaş atı, katır verdi.
2715Rodos halkı seninle ticaret yaptı.
Birçok kıyı halkı senin müşterindi.
Senden aldıkları mala karşılık
Fildişi ve abanoz verdiler.
2716Sende çok çeşit ürün olduğundan,
Edom seninle ticaret yaptı.
Mallarına karşılık
Sana firuze, mor kumaş, işlemeli giysiler,
İnce keten, mercan, yakut verdiler.
2717Yahuda ve İsrail seninle ticaret yaptı.
Mallarına karşılık
Sana Minnit buğdayı, darı, bal, zeytinyağı, pelesenk verdiler.
2718Ürünlerinin çeşitliliği, malının bolluğundan ötürü
Şam seninle ticaret yaptı.
Mallarına karşılık
Sana Helbon şarabıyla Sahar yünü,
Uzaldan getirilmiş şarap tekneleri verdi.
Sana getirilen mallar arasında
İşlenmiş demir, tarçın, güzel kokulu kamış vardı. metin ‹‹Vedan ve Yâvan halkı alışveriş yaptı››.
2720Dedan halkı mallarına karşılık
Sana eyerlik kumaş verdi.
2721Arabistan ve Kedar önderleri müşterindi,
Mallarına karşılık
Sana kuzu, koç, teke verdiler.
2722Saba ve Raama tüccarları seninle ticaret yaptı,
Mallarına karşılık
Sana her çeşit baharatın en iyisini, değerli taşlar, altın verdiler.
2723Harran, Kanne, Eden, Saba, Aşur, Kilmat tüccarları
Seninle ticaret yaptı.
2724Pazarlarındaki mallara karşılık
Güzel giysiler, lacivert kumaş, işlemeler,
Sık dokunmuş, iplerle sarılmış renkli halılar verdiler.
2725Ticaret gemileri senin mallarını taşıdı,
Denizin bağrında büyük yükle doldun.
2726Kürekçilerin seni açık denizlere götürdü,
Ama doğu rüzgarı
Denizin bağrında parçaladı seni.
2727Gemin kazaya uğrayacağı gün,
Zenginliğin, malların, ticari eşyaların,
Gemicilerin, kılavuzların, kalafatçıların,
Seninle ticaret yapanlar,
Askerlerin ve gemide olan herkes
Denizin derinliklerine batacak.
2728Gemicilerinin bağırışından
Kıyılar titreyecek.
2729Kürekçiler gemilerini bırakacak,
Gemicilerle kılavuzlar kıyıda duracak.
2730Yüksek sesle haykırıp
Senin için acı acı ağlayacaklar;
Başlarına toprak serpecek,
Külde yuvarlanacaklar.
2731Senin yüzünden başlarını tıraş edecek,
Çul kuşanacaklar.
Senin için acı acı ağlayacak,
Yas tutacaklar.
2732Ağlayıp yas tutarken,
Senin için bir ağıt yakacaklar:
Her yanı denizle çevrili Sur Kenti gibi
Susturulmuş bir kent var mı?
2733Malların denizaşırı ülkelere vardığında
Birçok ulusu doyurdun,
Büyük zenginliğin, çeşit çeşit malınla
Dünya krallarını zenginleştirdin.
2734Şimdiyse denizde, suların derinliklerinde
Darmadağın oldun,
Malların ve çalışanlarının tümü
Seninle birlikte battı.
2735Kıyı halkları
Başına gelenlere şaştılar;
Krallarının tüyleri korkudan diken diken oldu,
Yüzleri sarardı.
2736Ulusların arasındaki tüccarlar,
Başına gelenlere şaşacaklar;
Sonun korkunç oldu.
Bir daha var olmayacaksın.› ››
281RAB bana şöyle seslendi:
282‹‹İnsanoğlu, Sur önderine de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Gurura kapılıp
Ben tanrıyım,
Denizlerin bağrında,
Tanrının tahtında oturuyorum dedin.
Kendini Tanrı sandın,
Oysa sen Tanrı değil, insansın.
283İşte, Danieldenfş daha bilgesin,
Kimse senden bir giz saklayamaz.
284Bilgeliğin, anlayışın sayesinde,
Kendine servet biriktirdin,
Hazinelerine altın, gümüş yığdın.
285Ticaretteki üstün becerilerin sayesinde
Servetini çoğalttın,
Zenginliğin seni gurura sürükledi.
286Bu yüzden Egemen RAB şöyle diyor:
Madem kendini Tanrı gibi bilge sandın,
287Ben de yabancıları, en acımasız ulusları
Üzerine göndereceğim.
Bilgeliğinin güzelliğine kılıç çekecek,
Görkemini kirletecekler.
288Seni ölüm çukuruna indirecekler,
Denizlerin bağrında korkunç bir ölümle öleceksin.
289O zaman seni öldürenlerin önünde
Ben Tanrıyım diyecek misin?
Seni öldürenlerin elinde
Sen Tanrı değil, insansın.
2810Yabancıların elinde,
Sünnetsizin ölümüyle öleceksin.
Egemen RAB böyle diyor.› ››
2811RAB bana şöyle seslendi:
2812‹‹İnsanoğlu, Sur Kralı için bir ağıt yak. Ona diyeceksin ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Kusursuzlukta örnek biriydin,
Bilgeliğin ve güzelliğin eksiksizdi.
2813Sen Tanrının bahçesi Adendeydin.
Yakut, topaz, aytaşı,
Sarı yakut, oniks, yeşim,
Laciverttaşı, firuze, zümrütle, çeşit çeşit değerli taşla bezenmiştin.
Kakma ve oyma işlerin hep altındandı.
Bunlar yaratıldığın gün hazırlanmışlardı.
2814Meshedilmiş, koruyucu bir Keruv olarak
Seni oraya yerleştirdim.
Tanrının kutsal dağındaydın,
Yanan taşlar arasında dolaştın.
2815Yaratıldığın günden
Sende kötülük bulunana dek
Yollarında kusursuzdun.
2816Ticaretinin bolluğundan
Zorbalıkla doldun
Ve günah işledin.
Bu yüzden kirli bir şey gibi
Seni Tanrının dağından attım,
Yanan taşların arasından kovdum,
Ey koruyucu Keruv.
2817Güzelliğinden ötürü
Gurura kapıldın,
Görkeminden ötürü
Bilgeliğini bozdun.
Böylece seni yere attım,
Kralların önünde seni yüzkarası yaptım.
2818İşlediğin pek çok günah
Ve ticaretteki hileciliğin yüzünden
Kutsal yerlerini kirlettin.
Seni yakıp yok edecek
Bir ateş çıkardım içinden,
Bütün seyredenlerin gözü önünde
Seni yeryüzünde küle çevirdim.
2819Seni tanıyan bütün uluslar sana şaştı,
Sonun korkunç oldu.
Bir daha var olmayacaksın.› ›› olduğundan bildiğimiz Peygamber Daniel olmayabilir.
2820RAB bana şöyle seslendi:
2821‹‹İnsanoğlu, yüzünü Saydaya çevir, ona karşı peygamberlik et.
2822Diyeceksin ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹İşte sana karşıyım, ey Sayda,
Senin içinde yüceleceğim.
Onları cezalandırınca,
Kutsallığımı onlara gösterince,
Benim RAB olduğumu anlayacaklar.
2823Üzerine salgın hastalık gönderecek,
Sokaklarında kan akıtacağım.
Kentin içinde, her yanında
Kılıçla yaralananlar düşüp ölecekler.
O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
2824‹‹ ‹İsrail halkını küçümseyen
Çevre uluslardan hiçbiri
Bir daha İsrail için batan bir çalı,
Acıtan bir diken olmayacak.
O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.
2825‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: İsrail halkını aralarına dağılmış oldukları uluslardan topladığım, ulusların gözü önünde kutsallığımı gösterdiğim zaman kulum Yakupa verdiğim kendi ülkelerine yerleşecekler.
2826Orada güvenlik içinde yaşayacak, evler yapacak, bağlar dikecekler. Onları küçümseyen bütün çevre ulusları cezalandırdığımda güvenlik içinde yaşayacaklar. O zaman benim Tanrıları RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
291Sürgünlüğümüzün onuncu yılı, onuncu ayın on ikinci günü RAB bana şöyle seslendi:
292‹‹İnsanoğlu, yüzünü firavuna çevir, ona ve Mısıra karşı peygamberlik et.
293Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Kendi kanallarının içinde yatan
Büyük canavar firavun,
İşte, sana karşıyım.
Sen ki, Nil benimdir,
Onu kendim için yaptım dersin.
294Çenelerine çengeller takacak,
Kanallarındaki balıkları
Senin pullarına yapıştıracağım.
Pullarına yapışmış balıklarla birlikte
Seni kanallarından çıkaracağım.
295Seni de kanallarındaki bütün balıkları da
Çöle atacağım.
Kırlara düşeceksin,
Toplanmayacak, gömülmeyeceksin.
Seni yem olarak yabanıl hayvanlara
Ve yırtıcı kuşlara vereceğim.
296O zaman Mısırda yaşayan herkes
Benim RAB olduğumu anlayacak. ‹‹ ‹Çünkü sen İsrail halkına kamış bir değnek oldun.
297Seni elleriyle tuttuklarında parçalanıp onların omuzlarını yardın. Sana dayandıklarında parçalanıp bellerini burktun. durdurdun››.
298‹‹ ‹Bu yüzden Egemen RAB şöyle diyor: Üzerine halkını ve hayvanlarını öldürecek bir kılıç gönderiyorum.
299Mısır kimsesiz bırakılacak, viraneye çevrilecek. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar. ‹‹ ‹Madem Nil benimdir, onu ben yaptım dedin,
2910ben de sana ve kanallarına karşıyım. Mısırı Migdoldan Asvana, Kûş sınırına dek kimsesiz bırakacak, viraneye çevireceğim.
2911İçinden insan ayağı da, hayvan ayağı da geçmeyecek. Kırk yıl orada kimse yaşamayacak.
2912Mısırı ıssız kalmış ülkeler gibi ıssız bırakacağım. Kentleri, viran olmuş kentler arasında kırk yıl kimsesiz kalacak. Mısırlıları uluslar arasına gönderecek, ülkelere dağıtacağım.
2913‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Kırk yıl sonra onları dağılmış oldukları uluslardan toplayacağım.
2914Sürgündekileri geri getirip Patrosa, yurtlarına döndüreceğim. Orada güçsüz bir krallık oluşturacaklar.
2915Krallıkların en güçsüzü olacak, bir daha ulusların üzerinde egemenlik sürmeyecek. Ulusları yönetmesinler diye onları küçük düşüreceğim.
2916Mısır bir daha İsrail halkının güveneceği bir yer olmayacak. Ancak Mısırlılar onlara Mısıra dönmekle işledikleri günahı anımsatacaklar. O zaman İsrailliler benim Egemen RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
2917Sürgünlüğümüzün yirmi yedinci yılı, birinci ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
2918‹‹İnsanoğlu, Babil Kralı Nebukadnessar ordusunu Sur Kentine karşı büyük bir saldırıya geçirdi; herkesin saçı döküldü, ağır yük yüzünden omuz derileri yüzüldü. Ama Sura karşı ordusunu saldırıya geçirmesine karşın, bundan ne kendisi ne de ordusu yararlandı.
2919Bu yüzden Egemen RAB şöyle diyor: Mısırı Babil Kralı Nebukadnessara vereceğim, onun servetini alıp götürecek. Ordusuna ücret olarak ülkeden yağmaladığı çapul malını dağıtacak.
2920Hizmetine karşılık Mısırı ona verdim; çünkü o da ordusu da bana hizmet ettiler. Egemen RAB böyle diyor.
2921‹‹O gün İsrail halkını güçle donatacağım. Onların arasında senin dilini çözeceğim. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.››
301RAB bana şöyle seslendi:
302‹‹İnsanoğlu, peygamberlik et ve de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹ ‹Ah o gün diye haykır.
303Çünkü o gün yakın.
RABbin günü yakın,
Bulutların günü,
Ulusların yıkım zamanı.
304Bir kılıç Mısıra karşı çıkacak.
Kûşu acılar saracak.
Mısırda vurulanlar yere serilince
Ülkenin serveti alınıp götürülecek,
Temelleri yok edilecek.
305Mısırla birlikte Kûş, Pût, Lud,
Arabistan, Kuv ve antlaşma yaptığım halkım
Kılıçtan geçirilecek.
306‹‹ ‹RAB şöyle diyor:
Mısırı destekleyenler öldürülecek,
Mısırın övündüğü ordu çökecek,
Migdoldan Asvana dek kılıçtan geçirilecekler.
Böyle diyor Egemen RAB.
307Kimsesiz kalmış ülkeler arasında
Kimsesiz kalacaklar.
Kentleri viran olmuş kentler gibi olacak.
308Mısırı ateşe verdiğimde,
Onu destekleyenler ezildiğinde,
Benim RAB olduğumu anlayacaklar.
309‹‹ ‹O gün kaygısız Kûşluları korkutmak için gemilerle ulaklar göndereceğim. Mısırın yıkım günü geldiğinde korkuya kapılacaklar. İşte o gün geliyor.
3010‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor:
Babil Kralı Nebukadnessar aracılığıyla
Mısırın zenginliğine son vereceğim.
3011O ve ordusu, ulusların en acımasızı,
Ülkeyi yerle bir etmek için gelecekler.
Mısıra karşı kılıçlarını çekecek,
Ülkeyi öldürülenlerle dolduracaklar.
3012Nilin kanallarını kurutup
Ülkeyi kötü kişilere teslim edeceğim,
Ülkeyi de içindeki her şeyi de
Yabancılar eliyle viran edeceğim.
Bunu ben RAB söylüyorum.
3013Egemen RAB şöyle diyor:
Putları yok edecek,
Noftakifü değersiz putlara son vereceğim.
Mısırda artık önder olmayacak,
Ülkeye korku salacağım.
3014Patrosu viraneye çevirecek,
Soanı ateşe verecek,
No Kentini cezalandıracağım.
3015Öfkemi Mısırın kalesi Sin üzerine boşaltacak,
Kalabalık No halkına son vereceğim.
3016Mısırı ateşe vereceğim,
Sin acıdan kıvranacak,
No Kentinin surları yarılacak,
Noffü sürekli tedirgin olacak.
3017On Kenti ve Pi-Beset gençleri
Kılıçtan geçirilecek,
Oradaki halk sürgüne gönderilecek.
3018Tahpanheste Mısırın boyunduruğunu kırdığım zaman,
Orada gündüz geceye dönecek,
Övündüğü orduya son verilecek,
Kent bulutlarla kaplanacak,
Köylerindeki halk sürgüne gönderilecek.
3019Mısırı böyle cezalandırdığımda
Benim RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
3020Sürgünlüğümüzün on birinci yılı, birinci ayın yedinci günü RAB bana şöyle seslendi:
3021‹‹İnsanoğlu, firavunun kolunu kırdım. İyileşmesin, kılıç tutacak kadar güçlenmesin diye kimse onu bağlamadı, sargı beziyle sarmadı.
3022Bu yüzden Egemen RAB şöyle diyor: Firavuna karşıyım. Her iki kolunu, sağlam olanı da kırık olanı da kıracağım. Kılıcı elinden düşüreceğim.
3023Mısırlıları uluslar arasına gönderecek, ülkelere dağıtacağım.
3024Babil Kralının kollarını güçlendirip kılıcımı onun eline vereceğim. Firavunun ise kollarını kıracağım. Babil Kralının önünde ağır yaralı biri gibi inleyecek.
3025Babil Kralının gücüne güç katacak, firavunun gücünü zayıflatacağım. Kılıcımı Babil Kralının eline verdiğimde ve o kılıcı Mısıra doğru uzattığında, benim RAB olduğumu anlayacaklar.
3026Mısırlılar'ı uluslar arasına gönderecek, ülkelere dağıtacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.››
311Sürgünlüğümüzün on birinci yılı, üçüncü ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
312‹‹İnsanoğlu, firavuna ve halkına de ki, ‹‹ ‹Görkemde kim seninle boy ölçüşebilir?
313Asura bak! Lübnanda bir sedir ağacıydı,
Ormana gölge salan güzel dalları vardı.
Çok yüksekti, tepesi bulutlara erişiyordu.
314Sular ağacı besledi,
Derin su kaynakları büyüttü.
Akarsular dikili olduğu yerin çevresine akıyor,
Kanalları kırdaki bütün ağaçlara erişiyordu.
315Kırdaki bütün ağaçlardan daha çok büyüdü.
Bol su verildiği için
Dal budak saldı, dalları uzadı.
316Kuşlar dallarına yuva yaptı,
Yabanıl hayvanlar dalları altında yavruladı,
Büyük uluslar gölgesinde yaşadı.
317Güzellikte eşsizdi.
Dalları giderek uzadı,
Çünkü kökleri bol su alıyordu.
318Tanrının bahçesindeki sedir ağaçlarından hiçbiri
Onunla boy ölçüşemezdi,
Çam ağaçları dalları kadar bile değildi.
Çınarlar onun dallarıyla boy ölçüşemezdi.
Tanrının bahçesindeki ağaçların hiçbiri
Onun kadar güzel değildi.
319Sık dallarla o sedir ağacını güzelleştirdim.
Tanrının bahçesi Adendeki bütün ağaçlar onu kıskandı.
3110‹‹ ‹Bu yüzden Egemen RAB şöyle diyor: Ağaç büyüyüp boy attığı, tepesi bulutlara eriştiği, büyüklüğünden ötürü gurura kapıldığı için
3111ben de onu kovdum, ulusların önderinin eline teslim ettim. Ona kötülüğü uyarınca davranacak.
3112Yabancı ulusların en acımasızı onu kesip yalnız bıraktı. Dalları dağlara, derelere düştü; ülkenin vadilerinde kesilmiş duruyor. Yeryüzündeki bütün uluslar gölgesinden çekilip onu bıraktılar.
3113Bütün kuşlar devrik ağaca kondu, yabanıl hayvanlar dalları arasına yerleşti.
3114Öyle ki, suların yakınında yetişen hiçbir ağaç böylesi büyüyüp boy atmasın, tepesini bulutlara eriştirmesin; bol suyla sulanan hiçbir ağaç bu denli yükselmesin. Çünkü hepsi ölüm çukuruna inen insanlarla birlikte ölüme, yerin derinliklerine gidecek.
3115‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Sedir ağacı ölüler diyarına indiği gün, ona yas tutsunlar diye derin su kaynaklarını kapattım. Irmaklarını durdurdum, gür sularının önünü kestim. O ağaç yüzünden Lübnanı karanlığa boğdum, bütün orman ağaçlarını kuruttum.
3116Ölüm çukuruna inenlerle birlikte onu ölüler diyarına indirdiğimde, yıkılışının gürültüsünden ulusları titrettim. O zaman Aden Bahçesindeki bütün ağaçlar, Lübnanın en seçkin, en iyi, bol sulanan ağaçları yerin derinliklerinde avunç buldu.
3117Gölgesinde yaşayanlar, uluslar arasında onu destekleyenler de onunla birlikte ölüler diyarına, kılıçla öldürülmüşlerin yanına indiler.
3118‹‹ ‹Aden ağaçlarından hangisi görkem ve yücelikte seninle boy ölçüşebilir? Ama sen de Aden ağaçlarıyla birlikte yerin derinliklerine indirilecek, sünnetsizlere, kılıçla öldürülmüşlere katılacaksın. ‹‹ ‹İşte firavunla halkının sonu böyle olacaktır.› Egemen RAB böyle diyor.››
321Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, on ikinci ayın birinci günü RAB bana şöyle seslendi:
322‹‹İnsanoğlu, firavun için bir ağıt yak. Ona de ki, ‹‹ ‹Uluslar arasında genç bir aslan gibi kendini öne sürdün,
Ama sen denizlerdeki bir canavar gibisin.
Irmaklarını karıştırır,
Ayaklarınla suları çalkalar,
Irmakları bulandırırsın.› ››
323Egemen RAB şöyle diyor:
‹‹Büyük bir kalabalıkla
Ağımı senin üzerine atacağım;
Onlar seni ağımla çekecekler.
324Seni karaya atacak,
Kırlara fırlatacağım.
Gökte uçan kuşların senin üzerine konmalarını sağlayacağım,
Yeryüzündeki yabanıl hayvanlara
Seni yem olarak vereceğim.
325Bedenini dağların üzerine serecek,
Vadileri çürüyen bedeninle dolduracağım.
326Ülkeyi dağlara dek akan kanınla ıslatacağım,
Vadiler seninle dolacak.
327Seni ortadan kaldırdığım zaman
Gökleri örtecek,
Yıldızları karartacak,
Güneşi bulutla kapatacağım.
Ay ışığını vermeyecek.
328Senin yüzünden gökte ışık veren bütün cisimleri karartacak,
Ülkeni karanlığa gömeceğim.››
Böyle diyor Egemen RAB.
329‹‹Seni tanımadığın ülkelere,
Ulusların arasına sürgüne gönderdiğimde,
Pek çok halkın yüreği üzüntüyle sarsılacak. ‹‹Yıkıma uğrattığımda››.
3210Başına gelenlerden ötürü
Pek çok halkı şaşkına çevireceğim.
Kılıcımı önlerinde salladığım zaman,
Senin yüzünden krallar dehşetle ürperecek.
Yıkıma uğradığın gün
Hepsi kendi canı için
Her an korkuyla titreyecek.
3211Egemen RAB şöyle diyor:
Babil Kralının kılıcı üzerine gelecek.
3212Yiğitlerin, ulusların en acımasızının,
Senin halkını kılıçtan geçirmesine izin vereceğim.
Mısırın gururunu kıracak,
Bütün ordusunu yok edecekler.
3213Bol suların yanında bütün sığırlarını yok edeceğim.
Bundan böyle insan ayağı da hayvan ayağı da
Suları karıştırıp bulandırmayacak.
3214O zaman sularını dupduru kılacak,
Irmaklarını yağ gibi akıtacağım.
Egemen RAB böyle diyor.
3215Mısırı viraneye çevirdiğimde,
Ülkeyi her şeyden yoksun bıraktığımda,
Orada yaşayan herkesi yok ettiğimde,
Benim RAB olduğumu anlayacaklar.›
3216‹‹Ona yakacakları ağıt budur. Ulusların kızları bu ağıtı yakacaklar. Mısır için, halkı için bu ağıtı yakacaklar.›› Egemen RAB böyle diyor.
3217Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, ayın on beşinci günü RAB bana şöyle seslendi:
3218‹‹Ey insanoğlu, Mısır halkı için yas tut. Onları ve güçlü ulusların kızlarını ölüm çukuruna inenlerle birlikte yerin derinliklerine indir.
3219Onlara de ki, ‹Sen başkalarından daha mı güzelsin? Aşağı in ve oradaki sünnetsizlere katıl.›
3220Mısır halkı kılıçla öldürülenlerin arasına düşecek. Kılıç hazır, bırakın Mısır bütün halkıyla birlikte sürüklensin.
3221Güçlü önderler, ölüler diyarından, Mısır ve onu destekleyenler için, ‹Aşağı indiler, kılıçla öldürülen sünnetsizlerle birlikte burada yatıyorlar› diyecekler.
3222‹‹Asur bütün ordusuyla orada. Kılıçtan geçirilmiş, ölmüş askerlerinin mezarları çevresini sarmış.
3223Mezarları ölüm çukurunun en dibinde, ordusu mezarının çevresinde duruyor. Yaşayanlar diyarında korku salanların hepsi kılıçtan geçirilmiş, ölmüş.
3224‹‹Elam bütün halkıyla kendi mezarının çevresinde duruyor. Hepsi kılıçtan geçirilmiş, ölmüş, sünnetsiz olarak yerin derinliklerine inmiş. Yaşayanlar diyarında korku salmışlardı, şimdiyse utanç içinde ölüm çukuruna inenlere katıldılar.
3225Elam için öldürülenler arasında bir yatak yapıldı. Bütün halkı mezarının çevresinde. Hepsi sünnetsiz, kılıçtan geçirilerek ölmüş. Yaşayanlar diyarında korku salmışlardı, şimdiyse utanç içinde ölüm çukuruna inenlere katıldılar, öldürülenlerin arasına yerleştirildiler.
3226‹‹Meşek ve Tuval bütün halkıyla kendi mezarları çevresinde duruyor. Hepsi sünnetsiz, kılıçtan geçirilerek öldürülmüş. Yaşayanlar diyarında korku salmışlardı.
3227Ölüler diyarına savaş silahlarıyla inen, kılıçları başlarının altına konan, kalkanları kemikleri üzerine yerleştirilen öbür öldürülmüş sünnetsiz yiğitlerle birlikte mezara konmayacak mı onlar? Oysa bu yiğitler yaşayanlar diyarında korku salmışlardı.
3228‹‹Sen de, ey firavun, düşecek ve kılıçla öldürülenlerle birlikte sünnetsizlerin arasına konacaksın.
3229‹‹Edom, kralları ve önderleriyle orada. Güçlü olmalarına karşın kılıçla öldürülenlerin yanına kondular. Ölüm çukuruna inenlerin, sünnetsizlerin yanında yatıyorlar.
3230‹‹Bütün kuzey önderleri, bütün Saydalılar orada. Güçleriyle korku saldıkları halde öldürülenlerle birlikte utanç içinde indiler. Sünnetsiz olarak kılıçla öldürülenlerle birlikte utanç içinde ölüm çukuruna inenlerin yanına kondular.
3231‹‹Firavunla ordusu kılıçla öldürülmüş bu büyük kalabalığı görünce avunç bulacak.›› Böyle diyor Egemen RAB.
3232‹‹Yaşayanlar diyarında korku salmasını sağladığım halde, firavunla halkı, kılıçla öldürülenlerle birlikte sünnetsizlerin yanına konacak.›› Böyle diyor Egemen RAB.
331RAB bana şöyle seslendi:
332‹‹İnsanoğlu, kendi halkına şöyle diyeceksin: ‹Bir ülkenin üzerine kılıç gönderdiğim, ülke halkı aralarından birini seçip bekçi atadığı,
333bekçi kılıcın ülkenin üzerine yaklaştığını görüp halkı uyarmak için boru çaldığı zaman;
334kim boru sesini işitip de uyarıyı dikkate almazsa, kılıç da gelip onu öldürürse, kanından kendisi sorumludur.
335Boru sesini duymuş, ama uyarıyı dikkate almamıştır; kanından kendisi sorumludur. Uyarıyı dikkate alsaydı, canını kurtaracaktı.
336Ne var ki, bekçi kılıcın ülkenin üzerine yaklaştığını görüp halkı uyarmak için boru çalmazsa, kılıç da gelip halktan birini öldürürse, o kişi kendi günahı içinde öldürülmüştür; kanından bekçiyi sorumlu tutacağım.›
337‹‹İnsanoğlu, seni İsrail halkına bekçi atadım. Benden bir söz duyar duymaz onları benim yerime uyaracaksın.
338Kötü kişiye, ‹Ey kötü kişi, kesinlikle öleceksin› dediğim zaman, onu uyarmaz, kötü yolundan döndürmek için konuşmazsan, o kişi günahı içinde ölecek; ama onun kanından seni sorumlu tutacağım.
339Ancak kötü kişiyi uyardığın halde yolundan dönmezse, o günahı içinde ölecek. Ama sen canını kurtarmış olacaksın.
3310‹‹İnsanoğlu, İsrail halkına de ki, ‹Siz şöyle diyorsunuz: İsyanlarımızla günahlarımız bizi çökertiyor, onlardan ötürü eriyip yok oluyoruz. Durum böyleyken nasıl yaşayabiliriz?›
3311Onlara de ki, ‹Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, ben kötü kişinin ölümünden sevinç duymam, ancak kötü kişinin kötü yollarından dönüp yaşamasından sevinç duyarım. Dönün! Kötü yollarınızdan dönün! Niçin ölesiniz, ey İsrail halkı!›
3312‹‹Sen, ey insanoğlu, halkına de ki, ‹Doğru kişi Tanrıya başkaldırırsa, doğruluğu onu kurtarmaz. Kötü kişi kötülüğünden döndüğü zaman kötülüğü yıkımına neden olmaz. Doğru kişi Tanrıya başkaldırırsa, doğruluğu yaşamasını sağlamaz.›
3313Doğru kişi için, ‹Kesinlikle yaşayacak› desem, ama o doğruluğuna güvenip de kötülük yapsa, yaptığı doğru işlerin hiçbiri anımsanmayacak. Yaptığı kötülükten ötürü ölecek.
3314Kötü kişiye, ‹Kesinlikle öleceksin› desem, ama o günahından dönüp adil ve doğru olanı yapsa,
3315aldığı rehini geri verse, çaldığını ödese, yaşam veren kurallar uyarınca davranıp günah işlemese kesinlikle yaşayacak, ölmeyecektir.
3316İşlediği günahlardan hiçbiri ona karşı anımsanmayacaktır, adil ve doğru olanı yapmıştır; kesinlikle yaşayacaktır.
3317‹‹Senin halkın, ‹Rabbin yolu doğru değil› diyor. Oysa doğru olmayan onların yolu.
3318Doğru kişi doğruluğundan döner de kötülük yaparsa, yaptığı kötülüğün içinde ölecektir.
3319Kötü kişi yaptığı kötülükten döner de adil ve doğru olanı yaparsa, yaptığı bu işlerle yaşayacaktır.
3320Ey İsrail halkı, ‹Rabbin yolu doğru değil› diyorsun. Her birinizi kendi yoluna göre yargılayacağım.››
3321Sürgünlüğümüzün on ikinci yılı, onuncu ayın beşinci günü Yeruşalimden kaçıp kurtulan biri yanıma gelip, ‹‹Kent düştü!›› dedi.
3322Akşam, Yeruşalimden kaçıp kurtulan adam gelmeden önce, RABbin eli üzerimdeydi, konuşamıyordum. Sabah o yanıma gelmeden RAB dilimi çözdü. Dilim açıldı, artık konuşabilirdim.
3323RAB bana şöyle seslendi:
3324‹‹İnsanoğlu, İsrailin viran olmuş kentlerinde yaşayanlar, ‹İbrahim tek kişiyken ülkeyi miras almıştı. Oysa biz kalabalığız, ülke miras olarak bize verilmiştir› diyorlar.
3325Bu nedenle onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Eti kanıyla yiyor, putlarınıza bel bağlıyor, kan döküyorsunuz. Yine de ülkeyi miras almayı mı umuyorsunuz?
3326Kılıcınıza güveniyor, iğrenç şeyler yapıyor, komşunuzun karısını kirletiyorsunuz. Yine de ülkeyi miras almayı mı umuyorsunuz?›
3327‹‹Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Varlığım hakkı için, viran olmuş kentlerde yaşayanlar kılıçtan geçirilecek, kırda yaşayanları yem olarak yabanıl hayvanlara vereceğim, kalelerde, mağaralarda yaşayanlar salgın hastalıkla yok olacak.
3328Ülkeyi ıssız, kimsesiz bırakacağım, övündükleri güç son bulacak. İsrail dağları ıssız kalacak, oradan kimse geçmeyecek.
3329Yaptıkları iğrenç şeylerden ötürü ülkeyi ıssız, kimsesiz bıraktığım zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.›
3330‹‹Sen, ey insanoğlu, halkın duvar diplerinde, evlerin kapıları önünde senin hakkında konuşuyor. Birbirlerine, ‹Haydi, gidip RABden gelen sözün ne olduğunu duyalım› diyorlar.
3331Halk her zamanki gibi sana geliyor. Benim halkım olarak önünde oturuyor, sözlerini dinliyor, ama dediklerini yapmıyorlar. Ağızlarıyla istekli olduklarını açıklıyorlar, ama yürekleri haksız kazanç peşinde.
3332Sen onlar için güzel sesle sevgi ezgileri okuyan, iyi çalgı çalan biri gibisin. Sözlerini dinliyor, ama dediklerini yapmıyorlar.
3333‹‹Bütün bunlar gerçekleşince -ki gerçekleşecek- aralarında bir peygamber bulunduğunu anlayacaklar.››
341RAB bana şöyle seslendi:
342‹‹İnsanoğlu, İsrailin çobanlarına karşı peygamberlik et ve onlara, bu çobanlara şöyle de: ‹Egemen RAB diyor ki: Vay kendi kendini güden İsrail çobanlarına! Çobanların sürüyü gütmesi gerekmez mi?
343Yağı yiyor, yünü giyiyor, besili koyunları kesiyorsunuz, ama sürüyü kayırmıyorsunuz.
344Zayıfları güçlendirmediniz, hastaları iyileştirmediniz, yaralıların yarasını sarmadınız. Yolunu şaşıranları geri getirmediniz, yitikleri aramadınız. Ancak sertlik ve şiddetle onlara egemen oldunuz.
345Çobanları olmadığı için dağıldılar, yabanıl hayvanlara yem oldular.
346Koyunlarım bütün dağlarda, yüksek tepelerde başıboş dolandılar. Koyunlarım yeryüzüne dağıldı. Onları ne arayan var, ne soran. anlamına da gelir.
347‹‹ ‹Bu yüzden, ey çobanlar, RABbin sözünü dinleyin:
348Varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, çoban olmadığından koyunlarım yağma edildi, yabanıl hayvanlara yem oldu. Çobanlarım koyunlarımı aramadılar, onları güdeceklerine kendi kendilerini güttüler.
349Onun için, ey çobanlar, RABbin sözünü dinleyin.
3410Egemen RAB şöyle diyor: Ben çobanlara karşıyım! Koyunlarımdan onları sorumlu tutacağım, koyunlarımı gütmelerine son vereceğim. Öyle ki, artık kendi kendilerini güdemeyecekler. Koyunlarımı onların ağzından kurtaracağım, artık onlara yem olmayacaklar.
3411‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ben kendim koyunlarımı arayıp soracağım.
3412Dağılmış koyunlarının arasındaki bir çoban sürüsüyle nasıl ilgilenirse, ben de koyunlarımla öyle ilgileneceğim. Bulutlu, karanlık bir gün dağılmış oldukları her yerden onları kurtaracağım.
3413Onları ulusların arasından çıkaracak, ülkelerden toplayacak, kendi yurtlarına geri getireceğim. Onları İsrail dağlarında, vadilerde, ülkenin bütün oturulabilir yerlerinde güdeceğim.
3414Onları iyi bir otlakta güdeceğim; yaylaları İsrailin yüksek dağları üzerinde olacak. Orada iyi bir otlakta yatacak, İsrailin yüksek dağlarındaki verimli otlaklarda otlayacaklar.
3415Ben kendim koyunlarımı güdeceğim, onları kendim yatıracağım. Egemen RAB böyle diyor.
3416Yiteni arayacak, yolunu şaşıranı geri getireceğim. Yaralının yarasını saracak, zayıfı güçlendireceğim. Ama semizlerle güçlüleri yok edeceğim. Koyunlarımı adaletle güdeceğim.
3417‹‹ ‹Siz, ey benim sürüm, Egemen RAB şöyle diyor: Koyunla koyun arasında yargıyı ben vereceğim. Koçlarla tekelere gelince,
3418iyi otlakta otlamanız yetmiyor mu ki, otlaklarınızın geri kalanını ayaklarınızla çiğniyorsunuz? Duru su içmeniz yetmiyor mu ki, geri kalan suyu ayaklarınızla bulandırıyorsunuz?
3419Koyunlarım ayaklarınızın çiğnediğini otlamak, ayaklarınızın bulandırdığını içmek zorunda kalıyor.
3420‹‹ ‹Bu nedenle Egemen RAB onlara şöyle diyor: Semiz koyunla cılız koyun arasında ben kendim yargıçlık yapacağım.
3421Madem bütün cılız koyunları kovup dağıtıncaya dek böğrünüzle vuruyor, omuzunuzla itiyor, boynuzlarınızla kakıyorsunuz,
3422ben de koyunlarımı kurtaracağım, artık çapul malı olmayacaklar. Koyunla koyun arasında ben yargıçlık yapacağım.
3423Başlarına, onları güdecek tek çoban olarak kulum Davutu koyacağım. Onları o güdecek, çobanları o olacak.
3424Ben RAB onların Tanrısı olacağım, kulum Davut da onların arasında önder olacak. Ben RAB, böyle diyorum.
3425‹‹ ‹Onlarla bir barış antlaşması yapacağım, ülkedeki yırtıcı hayvanları yok edeceğim. Çölde güvenlik içinde yaşayacak, ormanlarda uyuyacaklar.
3426Onları da dağımın çevresini de bereketli kılacağım. Yağmuru zamanında yağdıracağım. Bereketli yağmurlar olacak.
3427Kırdaki ağaçlar meyve verecek, toprak ürün verecek. Halk ülkesinde güvenlik içinde olacak. Boyunduruklarının bağlarını koparıp onları köle edenlerin elinden kurtardığım zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.
3428Artık ulusların çapul malı, yabanıl hayvanların yemi olmayacaklar. Güvenlik içinde yaşayacaklar, kimse onları korkutmayacak.
3429Onlar için ünlü bir fidanlık yetiştireceğim. Artık ülke kıtlıktan yok olmayacak, ulusların aşağılamasına uğramayacaklar.
3430O zaman ben Tanrıları RABbin onlarla birlikte olduğumu ve İsrail soyunun da benim halkım olduğunu anlayacaklar.› Böyle diyor Egemen RAB.
3431‹Benim koyunlarım, otlağımın koyunları siz insanlarsınız. Ben sizin Tanrınız'ım.› Böyle diyor Egemen RAB.››
351RAB bana şöyle seslendi:
352‹‹İnsanoğlu, yüzünü Seir Dağına çevir, ona karşı peygamberlik et.
353Ona de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey Seir Dağı, sana karşıyım! Elimi sana karşı uzatacak, seni viran edip kimsesiz bırakacağım.
354Kentlerini yerle bir edeceğim, kimsesiz kalacaksın. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksın.
355‹‹ ‹Madem İsraillilere hep kin besledin, yıkıma uğradıklarında, cezalandırılmalarının zamanı doruğa ulaştığında, onları kılıca teslim ettin,
356varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, senin kanını akıtacağım, kan peşini bırakmayacak. Madem kan dökmekten nefret etmedin, kan peşini bırakmayacak.
357Seir Dağını viran edip kimsesiz bırakacağım, oraya gidip geleni kesip atacağım.
358Dağlarını ölülerle dolduracağım; kılıçtan geçirilenler senin tepelerinde, vadilerinde, derelerinde düşüp ölecekler.
359Seni sonsuza dek viran edeceğim, kentlerinde kimse oturmayacak. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksın.
3510‹‹ ‹Siz, bu iki ulus, bu iki ülke bizim olacak, onları miras alacağız demiştiniz. Oysa RAB oralardadır.
3511Bundan ötürü varlığım hakkı için diyor Egemen RAB, beslediğiniz kin yüzünden halkıma nasıl öfkeyle, kıskançlıkla davrandıysanız, ben de size öyle davranacağım. Sizi yargıladığım zaman onlara kendimi tanıtacağım.
3512O zaman İsrail dağlarına sövgülerinizi duyduğumu anlayacaksınız. Şöyle demiştiniz: ‹‹Yerle bir oldular, yutalım diye bize verildiler.››
3513Bana karşı böbürlendiğinizi, saygısızca konuştuğunuzu da duydum.
3514Egemen RAB şöyle diyor: Bütün yeryüzü sevinirken, seni yerle bir edeceğim.
3515İsrail halkının mirası yerle bir olduğunda nasıl sevindinse, ben de sana öyle davranacağım. Ey Seir Dağı, viran olacaksın; bütün Edom da viran olacak. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
361‹‹İnsanoğlu, İsrail dağlarına peygamberlik et ve de ki, ‹Ey İsrail dağları, RABbin sözünü dinleyin!
362Egemen RAB şöyle diyor: Düşman sizin hakkınızda, Hah, hah! Bu eski tepeler mülkümüz oldu! dediği için
363peygamberlik et ve de ki, Egemen RAB şöyle diyor: Dağlarınızı viran ettiler, sizi her yandan sıkıştırıp çiğnediler; böylece ulusların mülkü oldunuz, dile düştünüz, alay konusu oldunuz,
364ey İsrail dağları, Egemen RABbin sözünü dinleyin! Egemen RAB dağlarla tepelere, vadilerle derelere, yıkıntılara, çevrenizdeki ulusların yağmasına, alayına uğramış, terk edilmiş kentlere şöyle diyor:
365Egemen RAB şöyle diyor: Yürekleri sevinç dolu, aşağılayarak otlaklarınızı yağmalamak için ülkeme sahip çıkan öteki uluslara, özellikle Edoma karşı büyük bir kıskançlıkla konuştum.›
366Bu nedenle İsrail ülkesi için peygamberlik et ve dağlara, tepelere, vadilere, derelere de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ulusların aşağılamasına hedef olduğunuz için öfkeyle, kıskançlıkla konuştum.
367Bu nedenle Egemen RAB şöyle diyor: Ant içiyorum ki, çevrenizdeki uluslar da aşağılanacaktır.
368‹‹ ‹Ama siz, ey İsrail dağları, dal budak salacak ve halkım İsrail için ürün vereceksiniz. Çünkü halkım İsrail yakında yurduna dönecek.
369Sizi kayıracak, size yöneleceğim. İşlenecek, ekileceksiniz.
3610Ülkenizde yaşayanların sayısını, evet, bütün İsrail halkının sayısını çoğaltacağım. Kentlerde insanlar yaşayacak, yıkıntılar onarılacak.
3611Ülkenizdeki insan ve hayvan sayısını çoğaltacağım. Verimli olacak, çoğalacaklar. Geçmişte olduğu gibi ülkeniz insanlarla dolup taşacak. Sizi eskisinden daha verimli kılacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.
3612Ülkenize insanların, halkım İsrailin girmesini sağlayacağım. Sizi sahiplenecekler. Siz de onların mirası olacaksınız. Onları bir daha çocuklarından yoksun bırakmayacaksınız.
3613‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey ülke, insanlar sana insan yiyen, ulusunu çocuksuz bırakan ülke diyorlar.
3614Bundan böyle artık sen insan yemeyecek, ulusunu çocuksuz bırakmayacaksın. Egemen RAB böyle diyor.
3615Artık ulusların aşağılamalarını size işittirmeyeceğim. Ulusların aşağılamasına uğramayacaksınız. Halkınızın bir daha tökezlemesine izin vermeyeceksiniz.› Egemen RAB böyle diyor.››
3616RAB bana şöyle seslendi:
3617‹‹İnsanoğlu, İsrail halkı kendi ülkesinde yaşarken tutumu ve davranışlarıyla ülkeyi kirletti. Onların davranışı benim gözümde âdet gören bir kadının kirliliği gibiydi.
3618Bu yüzden öfkemi üzerlerine boşalttım. Çünkü ülkede kan döktüler, putlarıyla onu kirlettiler.
3619Onları uluslara dağıttım, ülkelere yayıldılar. Onları tutumlarına ve davranışlarına göre yargıladım.
3620Ulusların arasında her gittikleri yerde kutsal adımı kirlettiler. Çünkü onlar için, ‹Bu RABbin halkı, öyleyken ülkesinden çıkmak zorunda kaldı› dendi.
3621İsrail halkının gittiği uluslar arasında kirlettiği kutsal adımın onuru için kaygılandım.
3622‹‹Bu nedenle İsrail halkına de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey İsrail halkı, sizin hatırınız için değil, gittiğiniz uluslar arasında kirlettiğiniz kutsal adımın hatırı için bunları yapacağım.
3623Uluslar arasında kirlenen, onlar arasında kirlettiğiniz büyük adımın kutsallığını göstereceğim. Onların gözü önünde kutsallığımı sizin aracılığınızla kanıtladığımda, uluslar benim RAB olduğumu anlayacaklar. Egemen RAB böyle diyor.
3624‹‹ ‹Sizi uluslar arasından alacak, bütün ülkelerden toplayıp ülkenize geri getireceğim.
3625Üzerinize temiz su dökeceğim, arınacaksınız. Sizi bütün kirliliklerinizden ve putlarınızdan arındıracağım.
3626Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim.
3627Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım.
3628Atalarınıza verdiğim ülkede yaşayacak, benim halkım olacaksınız, ben de sizin Tanrınız olacağım.
3629Sizi bütün kirliliklerinizden kurtaracağım. Buğdaya seslenecek ve onu çoğaltacağım. Artık size kıtlık göndermeyeceğim.
3630Ulusların arasında bir daha kıtlık utancı çekmemeniz için ağaçların meyvesini, tarlaların ürününü çoğaltacağım.
3631O zaman kötü yollarınızı, kötü işlerinizi anımsayacaksınız. Günahlarınız, iğrenç uygulamalarınız yüzünden kendinizden tiksineceksiniz.
3632Bunu sizin hatırınız için yapmadığımı iyi bilin. Egemen RAB böyle diyor. Davranışlarınızdan utanın, yüzünüz kızarsın, ey İsrail halkı!
3633‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Sizi bütün günahlarınızdan arıttığım gün, kentlerinizde yaşamanızı sağlayacağım; yıkıntılar onarılacak.
3634Gelip geçenlerin gözünde viran olan ülkenin toprakları işlenecek.
3635Şöyle diyecekler: Viran olan bu ülke Aden bahçesi gibi oldu; yıkılıp yerle bir olmuş, kimsesiz kalmış kentler yeniden güçlendiriliyor, içinde oturuluyor.
3636O zaman çevrenizde kalan uluslar yıkılanı yeniden yapanın, çıplak yerleri yeniden dikenin ben RAB olduğumu anlayacaklar. Bunu ben RAB söylüyorum ve dediğimi yapacağım.›
3637‹‹Egemen RAB şöyle diyor: İsrail halkının benden yine yardım dilemesini sağlayacak ve onlar için şunu yapacağım: Onları bir koyun sürüsü gibi çoğaltacağım.
3638Bayramlarda Yeruşalim nasıl kurbanlık hayvanlarla doluyorsa, viran olmuş kentler de insan topluluklarıyla öyle dolup taşacak. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.››
371RABbin eli üzerimdeydi, Ruhuylafç beni dışarı çıkardı, kemiklerle dolu bir ovanın ortasına koydu.
372Beni onların arasında her yöne dolaştırdı. Ovada her yere yayılmış, tamamen kurumuş pek çok kemik vardı.
373RAB, ‹‹İnsanoğlu, bu kemikler canlanabilir mi?›› diye sordu. Ben, ‹‹Sen bilirsin, ey Egemen RAB›› diye yanıtladım.
374Bunun üzerine, ‹‹Bu kemikler üzerine peygamberlik et›› dedi, ‹‹Onlara de ki, ‹Kuru kemikler, RABbin sözünü dinleyin!
375Egemen RAB bu kemiklere şöyle diyor: İçinize ruh koyacağım, canlanacaksınız.
376Size kaslar verecek, üzerinizde et oluşturacağım, sizi deriyle kaplayacağım. İçinize ruh koyacağım, canlanacaksınız. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız.› ››
377Böylece bana verilen buyruk uyarınca peygamberlik ettim. Ben peygamberlik ederken bir gürültü oldu, bir takırtı duyuldu. Kemikler birbirleriyle birleşiyordu.
378Baktım, işte üzerlerinde kaslar, etler oluşuyor, üstlerini deri kaplıyordu. Ama onlarda ruh yoktu.
379Sonra bana şöyle dedi: ‹‹Rüzgarafç peygamberlik et, insanoğlu, peygamberlik et ve de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey rüzgar, gel dört yandan es. Bu öldürülmüşlerin üzerine üfle ki canlansınlar!› ››
3710Böylece bana verilen buyruk uyarınca peygamberlik ettim. Onların içine solukfç girince canlanıp ayağa kalktılar. Çok, çok büyük bir kalabalık oluşturuyorlardı. ‹‹Soluk›› anlamına da gelir.
3711Sonra bana, ‹‹İnsanoğlu, bu kemikler bütün İsrail halkını simgeliyor›› dedi, ‹‹Onlar, ‹Kemiklerimiz kurudu, umudumuz yok oldu, bittik› diyorlar.
3712Bu yüzden peygamberlik et ve onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey halkım, mezarlarınızı açıp sizi oradan çıkaracak, İsrail ülkesine geri getireceğim.
3713Mezarlarınızı açıp sizi çıkardığım zaman benim RAB olduğumu anlayacaksınız, ey halkım.
3714Ruhumu içinize koyacağım, canlanacaksınız. Sizi kendi ülkenize yerleştireceğim. O zaman, bunu söyleyenin ve yapanın ben RAB olduğumu anlayacaksınız.› ›› Böyle diyor RAB.
3715RAB bana şöyle seslendi:
3716‹‹İnsanoğlu, bir değnek al, üzerine ‹Yahuda ve dostları İsrailliler için› diye yaz. Sonra başka bir değnek al, üzerine ‹Yusufla dostları İsrailliler için Efrayimin değneği› diye yaz.
3717İki değneği yan yana getirerek birleştir. Öyle ki, elinde bir değnek gibi olsun.
3718‹‹Halkından biri, ‹Bu yaptığının anlamı ne? Bize açıklamaz mısın?› diye sorarsa,
3719şöyle yanıtlayacaksın: ‹Egemen RAB şöyle diyor: Efrayimin elindeki değneği -Yusufla dostları İsrail oymaklarının değneğini- alıp Yahuda değneğiyle birleştireceğim. İkisinden bir değnek yapıp elimde tutacağım.›
3720Üzerine yazdığın değnekleri görebilecekleri şekilde elinde tut.
3721Onlara de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: İsraillileri gittikleri ulusların içinden alacağım. Onları her yerden toplayıp ülkelerine geri getireceğim.
3722Onları ülkede, İsrail dağları üzerinde tek bir ulus yapacağım. Hepsinin tek kralı olacak. Artık iki ayrı ulus olmayacaklar, iki krallığa bölünmeyecekler.
3723Artık putlarıyla, iğrenç uygulamalarıyla, isyanlarıyla kendilerini kirletmeyecekler. Onları yerleştikleri, içinde günah işledikleri yerlerden kurtarıp arındıracağım. Onlar halkım olacak, ben de onların Tanrısı olacağım.
3724‹‹ ‹Kulum Davut onların kralı olacak, hepsinin tek çobanı olacak. Buyruklarımı izleyecek, kurallarıma uyacak, onları uygulayacaklar.
3725Kulum Yakupa verdiğim, atalarınızın yaşadığı ülkeye yerleşecekler. Kendileri, çocukları, çocuklarının çocukları sonsuza dek orada yaşayacaklar. Kulum Davut da sonsuza dek onların önderi olacak.
3726Onlarla esenlik antlaşması yapacağım. Bu onlarla sonsuza dek geçerli bir antlaşma olacak. Onları yeniden oraya yerleştirip sayıca çoğaltacağım. Tapınağımı sonsuza dek onların ortasına kuracağım.
3727Konutum aralarında olacak; onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım olacak.
3728Tapınağım sonsuza dek onların arasında oldukça uluslar İsrail'i kutsal kılanın ben RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
381RAB bana şöyle seslendi:
382‹‹İnsanoğlu, yüzünü Magog ülkesinden Roşun, Meşekin, Tuvalın önderi Goga çevir, ona karşı peygamberlik et.
383De ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roşun, Meşekin, Tuvalın önderi Gog, sana karşıyım.
384Seni geldiğin yoldan geri çevirecek, çenelerine çengel takacağım. Seni ve bütün ordunu, atları, tam donanmış atlıları, küçük büyük kalkanlı, hepsi kılıç kullanan büyük kalabalığı dışarıya sürükleyeceğim.
385Onlarla birlikte hepsi kalkanlı, miğferli Perslileri, Kûşluları, Pûtluları,
386Gomerin bütün ordusunu, uzak kuzeydeki Beyttogarmanın bütün ordusunu ve yanındaki birçok ulusu da sürükleyeceğim. Tuvalın baş önderi››.
387‹‹ ‹Hazır ol! Çevrende toplanmış büyük kalabalıkla birlikte hazırlan. Onları sen gözeteceksin.
388Uzun zaman sonra savaşa çağrılacaksın. Gelecek yıllarda, halkı birçok ulustan uzun zamandır ıssız kalmış İsrail dağlarında toplanmış, savaştan rahata kavuşmuş bir ülkeye saldıracaksın. Uluslar arasından çıkarılmış olan bu halk, şimdi güvenlik içinde yaşıyor.
389Sen, bütün askerlerin ve seninle olan birçok ulus çıkıp kasırga gibi geleceksiniz; ülkeyi kaplayan bulut gibi olacaksınız.
3810‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: O gün aklına bazı düşünceler gelecek, kötü düzenler tasarlayacaksın.
3811Diyeceksin ki: Sursuz köyleri olan bir ülkeye saldıracak, esenlik ve güvenlik içinde yaşayan insanların üzerine yürüyeceğim. Bu köylerin tümü sursuz; kapıları da kapı sürgüleri de yok.
3812Viran olmuş kentlerde yaşayan halkı soyup malını yağma edeceğim. Sürüsü, malı olan, dünyanın ortasında yaşayan bu ulusların arasından toplanmış halka karşı elimi uzatacağım.
3813Saba, Dedan, Tarşiş tüccarları ve köyleri sana, Yağmalamak için mi geldin? Çapul malı toplamak, altın, gümüş taşımak, hayvan, mal götürmek, bol ganimet elde etmek için mi bu kalabalığı topladın? diyecek.›
3814‹‹Bu yüzden, ey insanoğlu, peygamberlik et ve Goga de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: O gün halkım İsrail güvenlik içinde yaşarken bunu farketmeyecek misin?
3815Sen ve seninle birlikte birçok ulustan oluşan tümü ata binmiş büyük bir kalabalık, güçlü bir ordu uzak kuzeyden geleceksiniz.
3816Ülkeyi kaplayan bir bulut gibi halkım İsrailin üzerine yürüyeceksiniz. Son günlerde, ey Gog, seni ülkeme saldırtacağım. Öyle ki, ulusların gözü önünde kutsallığımı senin aracılığınla gösterdiğim zaman beni tanıyabilsinler.
3817‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Eski günlerde kullarım İsrail peygamberleri aracılığıyla hakkında konuştuğum kişi değil misin sen? O dönemde seni onlara saldırtacağıma ilişkin yıllarca peygamberlik ettiler.
3818‹‹ ‹Gog İsrail ülkesine saldırdığı gün öfkem alevlenecek. Egemen RAB böyle diyor.
3819Kıskançlığımla ve öfkemin şiddetiyle diyorum ki, o gün İsrail ülkesinde büyük bir yer sarsıntısı olacak.
3820Denizdeki balıklar, gökteki kuşlar, kırdaki hayvanlar, yerde sürünen bütün yaratıklar ve dünyadaki bütün insanlar önümde titreyecekler. Dağlar yerle bir edilecek, kayalıklar ufalanacak, her duvar çökecek.
3821Bütün dağlarımda Goga karşı kılıcı çağıracağım. Egemen RAB böyle diyor. Herkes birbirine kılıç çekecek.
3822Onu salgın hastalıkla, kanla cezalandıracağım; onun, ordusunun, ondan yana olan birçok ulusun üzerine sağanak yağmur, dolu, ateşli kükürt yağdıracağım.
3823Böylece büyüklüğümü, kutsallığımı gösterecek, birçok ulusun gözünde kendimi tanıtacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.› ››
391‹‹İnsanoğlu, Goga karşı peygamberlik et ve ona de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roşun, Meşekin, Tuvalın önderi Gog, sana karşıyım.
392Seni geri çevirip sürükleyeceğim. Seni uzak kuzeyden çıkarıp İsrailin dağlarına getireceğim.
393Sol elindeki yayını vuracak, sağ elindeki oklarını düşüreceğim.
394Sen de askerlerinle senden yana olan uluslar da İsrail dağlarına serileceksiniz. Sizi yem olarak her çeşit yırtıcı kuşa, yabanıl hayvana vereceğim.
395Açık kırlarda düşüp öleceksiniz. Çünkü bunu ben söyledim. Egemen RAB böyle diyor.
396Magogun ve kıyıda güvenlik içinde yaşayanların üzerine ateş yağdıracağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar. Tuvalın baş önderi››.
397‹‹ ‹Halkım İsrail arasında kutsal adımı tanıtacağım. Bundan böyle kutsal adımın aşağılanmasına izin vermeyeceğim. Uluslar benim İsrailde kutsal olan RAB olduğumu anlayacaklar.
398O gün yaklaştı! Söylediklerim olacak. Egemen RAB böyle diyor. Budur sözünü ettiğim gün!
399‹‹ ‹O zaman İsrail kentlerinde yaşayanlar dışarı çıkıp topladıkları silahları yakacaklar. Küçük büyük kalkanları, yayları, okları, sopaları, mızrakları ateşe atacaklar. Bunlarla yedi yıl ateş yakacaklar.
3910Kırdan odun toplamayacak, ormandan odun kesmeyecekler. Yakmak için silahları kullanacaklar. Mallarını yağmalayanları yağmalayacak, kendilerini soyanları soyacaklar. Egemen RAB böyle diyor.
3911‹‹ ‹O gün Lut Gölünün doğusunda, Gezginler Deresinde Goga İsrailde bilinen bir mezar yeri vereceğim. Gogla bütün ordusu orada gömülecek. Oraya Hamon-Gog Vadisi adı verilecek. Oradan geçecek gezginlerin önü kesilecek.
3912İsrail halkı ülkeyi arındırmak için onları gömecek. Bu yedi ay sürecek.
3913Onları bütün ülke halkı gömecek. Görkemimi açıkladığım gün onlar için onur olacak. Egemen RAB böyle diyor. metin ‹‹Orada››.
3914‹‹ ‹Ülkeyi arındırmak için adamlar görevlendirilecek. Bazıları ülkeyi sürekli dolaşacak, öbürleriyse yerde kalan cesetleri gömecekler. Yedi aylık süre bitince, araştırma işine başlayacaklar.
3915Bu adamlar ülkenin her yanını dolaşacak. Bir insan kemiği görünce, mezarcılar onu Hamon-Gog Vadisine gömünceye dek, yanına bir işaret koyacak.
3916Orada Hamona adında bir kent olacak. Böylelikle ülke arındırılacak.›
3917‹‹İnsanoğlu, Egemen RAB şöyle diyor: Her çeşit kuşa ve yabanıl hayvana seslen: ‹Sizin için hazırlayacağım kurbana, İsrail dağları üzerindeki büyük kurbana gelin, her yandan toplanın! Orada et yiyecek, kan içeceksiniz.
3918Başanın besili hayvanlarının -koçların, kuzuların, tekelerin, boğaların- etini yiyip kanını içer gibi yiğitlerin etini yiyecek, dünya önderlerinin kanını içeceksiniz.
3919Sizin için hazırlayacağım kurbandan doyana dek yağ yiyeceksiniz, sarhoş oluncaya dek kan içeceksiniz.
3920Soframda atlardan, atlılardan, yiğitlerden ve her çeşit askerden bol bol yiyip doyacaksınız.› Egemen RAB böyle diyor.
3921‹‹Görkemimi uluslar arasında açıklayacağım. Bütün uluslar kendilerine verdiğim cezayı, üzerlerine koyduğum elimi görecekler.
3922İsrail halkı o günden başlayarak benim Tanrıları RAB olduğumu anlayacak.
3923Uluslar İsrail halkının işlediği suç yüzünden, bana ihanet ettiği için sürgüne gittiğini anlayacaklar. Yüzümü onlardan gizledim, onları düşmanlarının eline teslim ettim, hepsi kılıçtan geçirildi.
3924Onları kirliliklerine, isyanlarına göre cezalandırdım, yüzümü onlardan gizledim.
3925‹‹Bundan ötürü Egemen RAB şöyle diyor: Yakupun sürgündeki soyunu geri getirecek, İsrail halkına acıyacağım. Kutsal adımı kıskançlıkla koruyacağım.
3926Ülkelerinde güvenlik içinde yaşayınca, onları korkutan kimse olmayınca, utançlarını, bana ettikleri bütün ihanetleri unutacaklar.
3927Onları uluslar arasından geri getirip düşman ülkelerinden topladığım zaman, onlar aracılığıyla birçok ulusa kutsallığımı göstereceğim.
3928O zaman benim Tanrıları RAB olduğumu anlayacaklar. Onları uluslar arasına sürgüne göndermeme karşın, hiçbirini bırakmadan ülkelerine geri getireceğim.
3929Onlardan bir daha yüzümü gizlemeyeceğim, çünkü İsrail halkı üzerine Ruhum'u dökeceğim.›› Egemen RAB böyle diyor.
401Sürgünlüğümüzün yirmi beşinci yılı, yılın başında, ayın onuncu günü, Yeruşalim Kentinin düşüşünün on dördüncü yılı, tam o gün RABbin eli beni yakalayıp oraya götürdü.
402Görümde Tanrı beni İsrail ülkesine götürüp çok yüksek bir dağın üzerine koydu. Dağın güneyinde kente benzer yapılar vardı.
403Tanrı beni oraya götürdü, tunca benzer bir adam gördüm. Elinde keten ip ve bir ölçü değneği tutarak kapının girişinde duruyordu.
404Bana, ‹‹İnsanoğlu, gözlerinle gör, kulaklarınla işit, sana göstereceğim her şeye dikkat et›› dedi, ‹‹Sen bunun için buraya getirildin. Göreceğin her şeyi İsrail halkına anlat.››
405Tapınağı çepeçevre kuşatan bir duvar gördüm. Adamın elindeki ölçü değneğinin uzunluğu altı arşındı. Her arşına bir elin eni kadar uzunluk eklenmiştifı. Adam duvarı ölçtü; kalınlığı ve yüksekliği bir ölçü değneği kadardı. uzunluğu, bir arşına bir elin eni eklenerek elde edilir (yaklaşık 53 cm).
406Sonra doğuya bakan kapıya gitti, basamakları çıkıp kapı eşiğini ölçtü. Eni bir ölçü değneği kadardı.
407Bekçi odalarının her birinin uzunluğu ve genişliği bir ölçü değneği kadardı. Odaların arasındaki duvarın kalınlığı beş arşındı. Tapınağa bakan eyvanın kapı eşiği bir ölçü değneği uzunluktaydı.
408Eyvanı ölçtü;
409genişliği sekiz arşın, kapı sövelerinin kalınlığı ikişer arşındı. Eyvan tapınağa bakıyordu.
4010Doğu Kapısının her yanında üçer bekçi odası vardı. Hepsi aynı ölçüdeydi. Odalar arasındaki duvarların ölçüsü de aynıydı. geçmektedir: ‹‹Bir kapı eşiğinin eni bir ölçü değneği kadardı.›› Bu tümce Septuagintada yoktur.
4011Adam kapının genişliğini ölçtü. Genişliği on, iç girişin genişliği on üç arşındı.
4012Her bekçi odasının önünde bir arşın yüksekliğinde bir duvar vardı. Odalar kare şeklindeydi, kenarları altışar arşındı.
4013Sonra girişleri karşı karşıya olan odaların arka duvarlarının arasını ölçtü; yirmi beş arşındı.
4014Sütunları ölçtü, altmış arşındı. Kapının çevresindeki avlu sütunlara kadar uzanıyordu.
4015Kapı girişinden eyvanın sonuna kadarki uzaklık elli arşındı.
4016Her iki yandaki bekçi odalarında, odalar arasındaki duvarlarda ve eyvanın çepeçevre duvarlarında içe bakan kafesli pencereler vardı. Bölme duvarları hurma ağacı motifleriyle kaplıydı. Septuaginta ‹‹Eyvanın açık alanını ölçtü, yirmi arşındı››.
4017Adam bundan sonra beni dış avluya götürdü. Orada odalar ve dış avluyu çevreleyen taş yol vardı. Taş yol boyunca otuz oda vardı.
4018Girişin iki yanındaki taş yolun genişliği kapıların uzunluğu kadardı. Bu aşağı taş yoldu.
4019Avlunun genişliğini aşağı girişten iç avlunun girişine dek ölçtü. Doğu ve kuzeydeki uzaklık yüz arşındı.
4020Adam dış avlunun kuzeye bakan kapısının uzunluğunu ve genişliğini ölçtü.
4021İki yandaki üçer bekçi odasının, aralarındaki duvarların ve eyvanın ölçüsü, birinci kapının ölçüsünün aynısıydı. Uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı.
4022Pencerelerin, eyvanın, hurma ağacı motiflerinin ölçüsü, doğuya bakan kapının ölçüsünün aynısıydı. Oraya yedi basamakla çıkılıyordu, eyvan bunların karşısındaydı.
4023Doğu Kapısına olduğu gibi, Kuzey Kapısına da bakan bir iç avlu kapısı vardı. Adam bu iki kapı arasındaki uzaklığı ölçtü, yüz arşındı.
4024Adam beni güneye doğru götürdü. Orada güneye bakan bir kapı gördüm. Adam kapının sövelerini ve eyvanı ölçtü. Ölçüleri öbürlerinin aynısıydı.
4025Öbürlerinde olduğu gibi, bu kapının ve eyvanın her yanında da pencereler vardı. Uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı.
4026Oraya yedi basamakla çıkılıyordu, eyvan bunların karşısındaydı. İki kapı sövesi de hurma ağacı motifleriyle kaplıydı.
4027İç avlunun güneye bakan bir kapısı vardı. Adam bu kapıdan güneydeki dış kapıya kadar olan uzaklığı ölçtü, yüz arşındı.
4028Adam beni Güney Kapısından iç avluya götürdü. Güney Kapısını ölçtü. Ölçüleri öbürlerinin aynısıydı.
4029Bekçi odalarının, odalar arasındaki duvarların, eyvanın ölçüleri öbürlerinin aynısıydı. Dış duvarlarda ve eyvanın her yanında pencereler vardı. Girişin uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı.
4030Eyvan dış avluya bakıyordu. Kapı söveleri hurma ağacı motifleriyle kaplıydı. Oraya sekiz basamakla çıkılıyordu. geçiyor: ‹‹İç avlunun çevresindeki eyvanların uzunluğu yirmi beş arşın, genişliği beş arşındı.›› Bu tümce bazı İbranice elyazmalarında geçmemektedir.
4032Adam beni doğudaki iç avluya götürdü. Oradaki kapıyı ölçtü. Ölçüleri öbürlerinin aynısıydı.
4033Bekçi odalarının, odalar arasındaki duvarların, eyvanın ölçüleri öbürlerinin aynısıydı. Dış duvarlarda ve eyvanın her yanında pencereler vardı. Girişin uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı.
4034Eyvan dış avluya bakıyordu. Kapı söveleri hurma ağacı motifleriyle kaplıydı. Oraya sekiz basamakla çıkılıyordu.
4035Sonra adam beni Kuzey Kapısına götürdü. Kapıyı ölçtü. Ölçüleri öbürlerinin aynısıydı.
4036Bunun da bekçi odaları, aralarındaki duvarlar, eyvanı aynıydı. Kapının her yanında pencereler vardı. Girişin uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı.
4037Eyvan dış avluya bakıyordu. Kapı söveleri her yanda hurma ağacı motifleriyle kaplıydı. Oraya sekiz basamakla çıkılıyordu.
4038İç avlu girişlerindeki eyvanların yanında kapısı eyvana açılan bir oda vardı. Yakmalık sunular burada yıkanıyordu.
4039Eyvanın her iki yanında ikişer masa vardı. Yakmalık sunu, günah sunusu ve suç sunusu için hayvanlar bu masaların üzerinde kesiliyordu.
4040Eyvanın dış duvarının yanında, Kuzey Kapısının basamaklarının her iki yanında ikişer olmak üzere dört masa daha vardı.
4041Böylece kurbanlık hayvanların kesimi için kapının her iki yanında dörder olmak üzere sekiz masa vardı.
4042Yakmalık sunular için yontma taştan dört masa vardı. Her masanın uzunluğu ve genişliği birer buçuk arşın, yüksekliği bir arşındı. Yakmalık sunularla öbür kurbanların kesiminde kullanılan aletleri bunların üzerine koyuyorlardı.
4043Odanın duvarlarına çifte çengeller asılmıştı; her biri bir el genişliğindeydi. Masalar sunulacak kurban eti için kullanılıyordu.
4044İç kapının dış bölümünde, iç avluda iki oda vardı. Bunlardan biri Kuzey Kapısının yanındaydı ve güneye bakıyordu, öbürü Güney Kapısının yanındaydı ve kuzeye bakıyordu.
4045Adam bana, ‹‹Güneye bakan oda tapınakta hizmet görecek kâhinler için›› dedi,
4046‹‹Kuzeye bakan oda da sunakta hizmet görecek kâhinler için. Bunlar Levi soyundan, RABbe hizmet etmek için Ona yaklaşan Sadokoğullarıdır.›› odalar››.
4047Adam avluyu ölçtü. Kareydi, uzunluğu yüz arşın, genişliği yüz arşındı. Sunak tapınağın önündeydi.
4048Adam sonra beni tapınağın eyvanına götürüp eyvanın kapı sövelerini ölçtü. Her iki yandaki sövelerin genişliği beşer arşındı. Girişin genişliği on dört arşın, iki yandaki duvarların genişliği de üçer arşındı.
4049Eyvanın uzunluğu yirmi arşın, genişliği on iki arşındı. Oraya basamaklarla çıkılıyordu. Kapı sövelerinin her bir yanında sütunlar vardı. yandaki duvarların genişliği de üçer arşındı››, Masoretik metin ‹‹Girişin iki yanının genişliği üçer arşındı››. arşın››.
411Bundan sonra adam beni tapınağın ana bölümüne götürüp kapı sövelerini ölçtü. Sövelerinfö genişliği her yandan altı arşındı.
412Girişinin genişliği on arşın, her yandan buna bağlı duvarların genişliği beşer arşındı. Ana bölümü de ölçtü. Uzunluğu kırk arşın, genişliği yirmi arşındı. metin ‹‹Çadırın››.
413Sonra iç odaya gidip girişin sövelerini ölçtü. Her biri iki arşın genişliğindeydi. Girişin genişliği altı arşın, her yandan buna bağlı duvarların genişliği yedi arşındı.
414Ana bölümün ötesindeki iç odayı ölçtü. Uzunluğu ve genişliği yirmişer arşındı. Adam, ‹‹Bu En Kutsal Yerdir›› dedi.
415Tapınağın duvarını ölçtü, kalınlığı altı arşındı. Tapınağın çevresindeki her yan odanın genişliği dört arşındı.
416Bu yan odalar üç kattı, her katta otuz oda vardı. Tapınağın duvarları boyunca yan odalara destek görevi yapan çıkıntılar vardı. Öyle ki, destekler tapınak duvarlarına girmesin.
417Tapınağın çevresindeki yan odalar yukarı kata doğru çıktıkça genişliyordu. Tapınağın çevresindeki yapının yukarıya çıkan bir merdiveni vardı. Yukarıya doğru çıkıldıkça yan odalar genişliyordu. Merdivenle alt kattan orta kata, oradan da üst kata çıkılıyordu.
418Tapınağın çevresinde yan odaların temelini oluşturan yüksek bir kaldırım gördüm. Uzunluğu bir değnek kadar, yani altı arşındı.
419Yan odaların dış duvarının kalınlığı beş arşındı. Tapınağın yan odaları ile kâhin odaları arasındaki açık alanın genişliği tapınak çevresi boyunca yirmi arşındı.
4111Yan odaların girişi açık alana bakıyordu; biri kuzeyde, öbürü güneydeydi. Açık alana bitişik temelin genişliği her yandan beş arşındı.
4112Tapınağın batısında açık alana bakan bir yapı vardı. Genişliği yetmiş arşındı; duvarının kalınlığı her yandan beş arşın, uzunluğu doksan arşındı.
4113Bundan sonra adam tapınağı ölçtü. Uzunluğu yüz arşındı. Tapınağın açık alanı, yapı ve duvarları yüz arşın uzunluktaydı.
4114Doğuda tapınağın açık alanının tapınağın önüyle birlikte genişliği yüz arşındı.
4115Adam tapınağın arkasındaki açık alana bakan yapının iki yanındaki koridorların uzunluğunu ölçtü; yüz arşındı. Ana bölüm, iç oda, avluya bakan eyvan,
4116kapı eşikleri, kafesli pencereler, eşiğin karşısındaki üç katı çevreleyen koridorlar tabandan pencerelere dek ağaç kaplıydı. Pencereler açılıp kapanabiliyordu.
4117Girişin üstü, iç oda, dışarısı ve bütün iç ve dış duvarlar düzenli aralıklarla
4118Keruv ve hurma ağacı motifleriyle kaplıydı. İki Keruv arasında bir hurma ağacı vardı. Her Keruvun iki yüzü vardı:
4119Bir yanda hurma ağacına bakan insan yüzü, öbür yanda hurma ağacına bakan genç aslan yüzü. Tapınak çepeçevre Keruv ve hurma ağacı oymalarıyla bezenmişti.
4120Tabandan girişin üstündeki bölüme dek ana bölümün duvarları Keruv ve hurma ağacı oymalarıyla kaplıydı.
4121Ana bölümün kapı söveleri kare şeklindeydi, En Kutsal Yerin önündeki kapı söveleri bunlara benziyordu.
4122Üç arşın yüksekliğinde, iki arşın uzunluğunda ağaçtan yapılmış bir sunak vardı. Köşeleri, ayakları, yanları ağaçtandı. Adam bana, ‹‹RABbin önündeki masa budur›› dedi.
4123Ana bölümün ve En Kutsal Yerin çift kanatlı birer kapısı vardı.
4124Her kapının iki menteşeli kanadı vardı.
4125Duvarlara olduğu gibi, ana bölümün kapılarına da Keruv ve hurma ağacı oymaları yapılmıştı. Dışarda, eyvanın önünde ağaçtan bir asma tavan vardı.
4126Eyvanın yan duvarlarındaki kafesli pencerelerin iki yanı hurma ağacı oymalarıyla kaplıydı. Tapınağın yan odalarıyla asma tavanları böyleydi.
421Adam beni kuzeye giden yoldan dış avluya çıkardı. Tapınağın açık alanına ve dış avlunun kuzeyindeki yapılara bakan odalara götürdü.
422Kapısı kuzeye bakan bu yapının uzunluğu yüz arşın, genişliği elli arşındı.
423İç avlunun yirmi arşınlık bölümüyle dış avlunun taş yoluna bakan üç katın koridorları karşı karşıyaydı.
424Odaların önünde genişliği on arşın, uzunluğu yüz arşın olan bir iç koridor vardı. Kapıları kuzeye bakıyordu.
425Yapının üst kattaki odaları alt ve orta kattaki odalardan daha dardı. Çünkü üst kattaki koridorlar daha çok yer kaplıyordu.
426Avlularda sütunlar olmasına karşın, üçüncü kattaki odaların sütunları yoktu. Bu yüzden bu odalar alt ve orta kattaki odalardan daha dardı.
427Odaların önünde, odalara ve dış avluya paralel bir dış duvar vardı, elli arşın uzunluktaydı.
428Dış avlu yanındaki sıra odaların uzunluğu elli arşınken, ana bölüme daha yakın sıra odaların uzunluğu yüz arşındı.
429Alt kattaki odaların dış avludan girilecek gibi doğu yönünde bir girişleri vardı. Masoretik metin ‹‹Bir arşın››.
4210İç avlunun güneyi boyunca, açık alana ve dış avludaki yapılara bakan başka odalar vardı.
4211Kuzeydeki odalarda olduğu gibi, bu odaların önünde de bir geçit vardı. Odaların uzunlukları, genişlikleri aynıydı, çıkışları ve boyutları kuzeydeki odalara benziyordu. Güneydeki odaların girişleri kuzeydekiler gibiydi. Geçidin başlangıcında bir giriş vardı. Arka duvarlar boyunca doğuya uzanan bu geçit odalara açılıyordu.
4213Bundan sonra adam, ‹‹Tapınağın açık alanına bakan kuzey ve güneydeki odalar kutsaldır›› dedi, ‹‹RABbin önünde hizmet eden kâhinler orada en kutsal sunulardan yiyecekler. En kutsal sunuları -tahıl, günah ve suç sunularını- oraya koyacaklar. Çünkü orası kutsaldır.
4214Kâhinler kutsal alana girdikten sonra, hizmet ederken giydikleri giysileri orada bırakmadan dış avluya çıkmayacaklar. Çünkü bu giysiler kutsaldır. Halkın bulunduğu yerlere gitmeden önce başka giysiler giymeliler.››
4215Adam iç tapınağı ölçmeyi bitirince, beni Doğu Kapısından dışarıya götürdü, o alanı her yandan ölçtü.
4216Doğu yanını ölçü değneğiyle ölçtü, beş yüz arşınfş kadardı.
4217Kuzey yanını ölçtü, beş yüz arşınfş kadardı.
4218Güney yanını ölçtü, beş yüz arşınfş kadardı.
4219Sonra batıya dönüp ölçtü, beş yüz arşınfş kadardı.
4220Böylece alanın dört yanını ölçtü. Kutsal olanı kutsal olmayandan ayırmak için alanın çevresinde bir duvar vardı; uzunluğu ve genişliği beşer yüz arşındı. değneği››.
431Adam beni doğuya bakan kapıya götürdü.
432İsrail Tanrısının görkeminin doğudan geldiğini gördüm. Sesi gürül gürül akan suların sesi gibiydi. Görkeminden yeryüzü aydınlıkla doldu.
433Gördüğüm görüm, Tanrı kenti yok etmeye geldiğinde ve Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm görümlere benziyordu. Yüzüstü yere düştüm.
434RABbin görkemi doğuya bakan kapıdan tapınağa girdi.
435Ruh beni ayağa kaldırıp iç avluya götürdü. RABbin görkemi tapınağı doldurdu.
436Adam orada yanımda dururken, tapınaktan birinin bana seslendiğini duydum.
437Bana şöyle dedi: ‹‹İnsanoğlu, tahtımın yeri, ayaklarımın basacağı, İsrail halkıyla sonsuza dek yaşayacağım yer burasıdır. Bundan böyle İsrail halkı da kralları da fahişelikleriyle ve krallarının cesetleriyle bir daha kutsal adımı kirletmeyecek.
438Onlar kapı eşiklerini kapı eşiğimin, sövelerini sövelerimin bitişiğine yerleştirdiler. Benimle aralarında yalnızca bir duvar vardı. İğrenç uygulamalarıyla kutsal adımı kirlettiler. Bu yüzden öfkemle onları yok ettim.
439Şimdi fahişeliklerini, krallarının cesetlerini benden uzaklaştırsınlar; ben de sonsuza dek aralarında yaşayayım.
4310‹‹İnsanoğlu, günahlarından utanmaları için bu tapınağı İsrail halkına tanıt. Tapınağın tasarısını incelesinler.
4311Eğer bütün yaptıklarından utanıyorlarsa, tapınağın tasarını -düzenlemesini, girişlerini, çıkışlarını- kurallarını, yasalarını onlara bildir. Tasarı onların gözü önünde yaz ki, bütün düzenine, kurallarına bağlılıkla uyabilsinler.
4312Tapınakla ilgili yasa şudur: Dağın tepesinde tapınağı çevreleyen bütün alan çok kutsal olacak. İşte tapınakla ilgili yasa böyle.
4313‹‹Arşın ölçüsüyle sunağın ölçüleri şunlardır: -Bu arşın, bir arşına ek olarak bir elin eni kadardır.- Sunağı çevreleyen hendeğin derinliği bir arşın, genişliği bir arşın, çevresindeki kenarlık bir karış. Sunağın yüksekliğiyse şöyle:
4314Sunağın yerdeki hendekten alt çıkıntıya kadarki bölümünün yüksekliği iki arşın, genişliği bir arşın, küçük çıkıntıdan büyük çıkıntıya kadarki bölümün yüksekliği dört arşın, genişliği bir arşın.
4315Sunağın kurban yakılan üst bölümünün yüksekliği dört arşın; üst bölümden yukarı doğru dört boynuz uzanacak.
4316Sunağın üst bölümü kare şeklinde olacak. Uzunluğu on iki arşın, genişliği on iki arşın.
4317Üst çıkıntının dört yandan uzunluğu ve genişliği de on dörder arşın. Çevresindeki kenarlık yarım arşın, hendeğin çevresi bir arşın. Sunağın basamakları doğuya bakacak.››
4318Adam konuşmasını şöyle sürdürdü: ‹‹İnsanoğlu, Egemen RAB şöyle diyor: ‹Sunak yapılacağı gün, üzerinde yakmalık sunular sunmak ve kan dökmek için kurallar şunlardır:
4319Bana hizmet etmek üzere önüme gelen Sadok soyundan Levili kâhinlere günah sunusu olarak bir boğa vereceksin. Egemen RAB böyle diyor.
4320Boğanın kanından biraz alıp sunağın dört boynuzuna, çıkıntının dört köşesine ve çevresindeki kenarlığın üzerine süreceksin. Böylece sunağı pak kılıp arındıracaksın.
4321Boğayı günah sunusu olarak alacak, tapınağın dışında, tapınak alanında belirlenen yerde yakacaksın.
4322‹‹ ‹İkinci gün günah sunusu olarak kusursuz bir teke sunacaksın. Sunağı boğanın kanıyla arındırdığın gibi tekenin kanıyla da arındır.
4323Arındırma işlemini bitirince, sürüden kusursuz bir boğayla bir koç sunacaksın.
4324Bunları RABbin önüne getireceksin. Kâhinler üzerlerine tuz serpip yakmalık sunu olarak RABbe sunacaklar.
4325‹‹ ‹Yedi gün boyunca günah sunusu olarak her gün bir teke sağlayacaksın; kusursuz bir boğayla sürüden bir koç da sağlayacaksın.
4326Yedi gün sunağı arındırıp pak kılacaklar. Böylece sunak adanmış olacak.
4327Yedi gün bitince, kâhinler sekizinci gün ve daha sonra yakmalık ve esenlik sunularınızı sunağın üzerinde sunacak. O zaman sizi kabul edeceğim. Egemen RAB böyle diyor.› ››
441Bundan sonra adam beni tapınağın doğuya bakan dış kapısına geri getirdi. Kapı kapalıydı.
442RAB bana, ‹‹Bu kapı kapalı kalacak, açılmayacak, buradan kimse girmeyecek!›› dedi, ‹‹İsrailin Tanrısı RAB bu kapıdan girdi, bu yüzden kapalı kalacak.
443Yalnız önder -önder olduğu için- RABbin önünde oturup ekmek yemek üzere eyvandan girebilir, aynı yoldan da çıkabilir.››
444Adam Kuzey Kapısı yolundan tapınağın önüne getirdi beni. Baktım, RABbin görkeminin tapınağı doldurduğunu gördüm. Yüzüstü yere düştüm.
445RAB bana şöyle seslendi: ‹‹İnsanoğlu, RABbin Tapınağının bütün kuralları ve yasalarıyla ilgili söyleyeceklerimi iyi dinle, her şeye iyi bak, kulak ver. Tapınağa kimin girip çıkacağına dikkat et.
446Asi İsrail halkına de ki, ‹Egemen RAB şöyle diyor: Ey İsrail halkı, yaptığınız iğrençliklere bir son verin artık!
447Yüreği ve bedeni sünnet edilmemiş yabancıları tapınağıma aldınız, bana yiyecek olarak yağ, kan sunmakla tapınağımı kirlettiniz. Böylece iğrenç uygulamalarınızla antlaşmamı bozdunuz.
448Kutsal eşyalarıma ilişkin sorumluluğunuzu yerine getirmediniz. Tapınağımda bu eşyalara bakmaları için başkalarını görevlendirdiniz.
449Egemen RAB şöyle diyor: Yüreği ve bedeni sünnet edilmemişlerden, İsrail halkı arasında yaşayan yabancılardan hiçbiri tapınağıma girmeyecek.
4410‹‹ ‹İsrail kötü yola saptığı zaman beni bırakan, yoldan sapıp putlarına bağlanan Levililerse günahlarının cezasını çekecekler.
4411Ama tapınağımda onlar hizmet edecek: Tapınağın kapılarından sorumlu olacaklar; tapınağın hizmetini yapacak, yakmalık sunu ve kurbanlık hayvanları halk için kesecek, halkın önünde duracak, halka hizmet edecekler.
4412Putlarının önünde İsrail halkına hizmet ederek halkı günaha soktular. Bu nedenle ben RAB onları günahları yüzünden cezalandıracağıma ant içtim. Egemen RAB böyle diyor.
4413Kâhin olarak hizmet etmek üzere bana yaklaşmayacaklar. Kutsal eşyalarıma, en kutsal sunularıma dokunmayacaklar. İğrenç uygulamalarının utancını yüklenecekler.
4414Yine de tapınağın hizmeti ve orada yapılacak bütün işler için onları görevlendireceğim.
4415‹‹ ‹Ancak İsrail beni bırakıp kötü yola saptığında tapınağımın hizmetini sadakatle yapan Sadok soyundan Levili kâhinler önümde hizmet etmek üzere bana yaklaşacak. Yağ ve kan sunularını sunmak için önümde onlar duracak. Böyle diyor Egemen RAB.
4416Yalnız onlar girecek tapınağıma; önümde hizmet etmek için yalnız onlar soframa yaklaşacak, görev yapacaklar.
4417‹‹ ‹Kâhinler iç avlunun kapılarından girecekleri zaman keten giysi giyecek; iç avlunun kapılarında ya da tapınakta hizmet ederken yünlü giysi giymeyecekler.
4418Başlarına keten sarık saracak, keten don giyecekler. Kendilerini terletecek bir şey giymeyecekler.
4419Dış avluya halkın yanına çıkmadan önce, hizmet ederken giydikleri giysileri çıkarıp kutsal odalara koyacak, başka giysiler giyecekler. Öyle ki, o giysilerin kutsallığını halka geçirmesinler.
4420‹‹ ‹Kâhinler başlarını tıraş etmeyecek, saçlarını uzatmayacaklar. Ancak saçlarını kesip düzeltecekler.
4421İç avluya gireceği zaman hiçbir kâhin içki içmeyecek.
4422Kâhinler dul ya da boşanmış kadınla evlenmeyecek. İsrail soyundan erden bir kızla ya da başka bir kâhinden dul kalmış bir kadınla evlenebilirler.
4423Kutsalla bayağı arasındaki ayrımı halkıma onlar öğretecek, kirliyle temizi ayırt etmeyi onlar gösterecekler.
4424‹‹ ‹Davalarda yargıç olarak kâhinler görev yapacak, ilkelerim uyarınca karar verecekler. Bayramlarımla ilgili yasalarıma, kurallarıma uyacak, Şabat günlerimi kutsal tutacaklar.
4425‹‹ ‹Kâhin bir ölünün yanına giderek kendini kirletmeyecek; ölü annesi, babası, oğlu, kızı, kardeşi ya da evlenmemiş kızkardeşiyse kendini kirletebilir.
4426Arındıktan sonra yedi gün bekleyecek.
4427Tapınakta hizmet etmek üzere iç avluya gireceği gün, kendisi için bir günah sunusu sunacak. Egemen RAB böyle diyor.
4428‹‹ ‹Kâhinlerin payı vardır, onların mirası benim. İsrailde onlara mülk vermeyeceksiniz. Onların mirası benim.
4429Kâhinler tahıl, günah ve suç sunularını yiyecekler. İsrailde RABbe adanan her şey onların olacak.
4430İlk ürünlerin en iyileri ve bütün özel armağanlarınız kâhinlerin olacak. Evinize bereket yağsın diye tahılınızın ilkini onlara vereceksiniz.
4431Kâhinler ölü bulunmuş ya da yabanıl hayvan tarafından parçalanmış hiçbir kuş ya da hayvan yemeyecek.› ››
451‹‹ ‹Ülkeyi mülk olarak paylaştırdığınız zaman, RABbe ülkeden pay olarak 25 000 arşın uzunlukta, 20 000 arşın genişlikte kutsal bir bölge ayıracaksınız. Bütün bu bölge kutsal olacak.
452Uzunluğu ve genişliği 500 arşınlık bir bölüm kutsal yer için, 50 arşınlık bir yer de çevresindeki alan için ayrılacak.
453Bu bölgeden uzunluğu 25 000 arşınlık, genişliği 10 000 arşınlıkfü bir bölüm ölçeceksiniz. Tapınak, En Kutsal Yer orada olacak.
454Burası tapınakta hizmet etmek üzere RABbe yaklaşan kâhinlere ayrılacak ve ülkenin kutsal payı olacak. Kâhinlerin evleri de tapınak da o kutsal bölgede olacak.
455Tapınakta hizmet eden Levililere miras olarak 25 000 arşın uzunlukta, 10 000 arşınfü genişlikte bir bölge verilecek. Orada, yaşamaları için kendilerine ait kentler olacak. metin ‹‹10 000 arşın››, yaklaşık 5.3 km. olacak››, Masoretik metin ‹‹Mülk olarak yirmi oda alacaklar››.
456‹‹ ‹Kutsal bölgeye düşen payla birlikte kent için uzunluğu 25 000, genişliği 5 000 arşınlık bir pay ayıracaksınız; bu bütün İsrail halkı için olacak.
457‹‹ ‹Kutsal bölgeye düşen pay ile kente düşen payın iki yanındaki topraklar öndere verilecek. Batıdan batıya, doğudan doğuya doğru uzanacak. Batı sınırından doğu sınırına dek uzunluğu bir İsrail oymağına düşen pay kadardır.
458Bu toprak İsrailde önderin payı olacak. Bundan böyle önderlerim halkıma bir daha baskı yapmayacak, ama oymaklarına göre İsrail halkına ülkeyi miras olarak verecekler.
459‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Yeter artık, ey İsrail önderleri! Zorbalığı, baskıyı bırakın. Adil ve doğru olanı yapın. Halkımı kendi topraklarından kovmayın. Egemen RAB böyle diyor.
4510Doğru ölçüler kullanın, kullandığınız efa ve bat doğru olsun.
4511Efa ile bat aynı ölçüde olsun. Bat homerin onda birine, efa da homerin onda birine eşit olmalı. İkisinin de ölçüsü homere göre olacak.
4512Bir şekel yirmi geraya eşit olmalı. Altmış şekelfç de bir minaya eşit olmalı.› ›› şekel, on beş şekel››.
4513‹‹ ‹Sunacağınız sunular şunlardır: Her homer buğdaydan efanın altıda biri, her homer arpadan efanın altıda biri kadarını vereceksiniz.
4514Bat ölçüsüne göre istenen zeytinyağı miktarı, her kordan batın onda biri kadardır. Bir kor on bat ya da bir homere eşittir.
4515İsrailin sulak otlaklarındaki sürüden iki yüz koyundan bir koyun alınacak. Halkın günahlarını bağışlatmak için bu koyunlar yakmalık sunular, tahıl ve esenlik sunuları için kullanılacak. Egemen RAB böyle diyor.
4516Ülke halkı bu armağanları İsraildeki öndere verecek.
4517İsrailde kutlanan bütün bayramlarda -şenliklerde, Yeni Ay törenlerinde, Şabat günlerinde- tahıl sunularını, yakmalık ve dökmelik sunuları önder sağlayacak. İsrail halkının günahlarını bağışlatmak için yakmalık sunuları, günah, tahıl, esenlik sunularını sağlayacak.
4518‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Birinci ayın birinci günü kusursuz bir boğa alacak, tapınağı arındıracaksın.
4519Kâhin günah sunusunun kanından alıp tapınağın kapı sövelerine, sunağın üst çıkıntısının dört köşesine, iç avlunun kapı sövelerine sürecek.
4520Yanlışlıkla ya da bilgisizlikten günah işleyen biri için ayın yedinci günü aynısını yapacaksın. Böylece tapınağı arındıracaksın.
4521‹‹ ‹Birinci ayın on dördüncü günü Fısıh Bayramını yedi gün kutlayacak, mayasız ekmek yiyeceksiniz.
4522O gün önder kendisi ve ülke halkı için günah sunusu olarak bir boğa sağlayacak.
4523Yedi gün bayram boyunca her gün RABbe yakmalık sunu olarak kusursuz yedi boğayla yedi koç, günah sunusu olarak da bir teke sağlayacak.
4524Tahıl sunusu olarak her boğa ve koç için birer efafı tahıl, her efa için bir hin zeytinyağı sağlayacak.
4525‹‹ ‹Yedinci ayın on beşinci günü başlayan ve yedi gün süren bayramda önder yakmalık sunuları, günah ve tahıl sunularını, zeytinyağını her gün aynı miktarda sağlayacak.
461‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: İç avlunun doğuya bakan kapısı altı çalışma günü kapalı, Şabat Günü ve Yeni Ay Günü ise açık kalacak.
462Önder dışarıdan eyvana girip kapı sövesinin yanında duracak. Kâhinler onun yakmalık ve esenlik sunularını sunacaklar. Önder kapı eşiğinde tapındıktan sonra çıkıp gidecek. Kapı akşama dek açık kalacak.
463Şabat günleri ve Yeni Ay törenlerinde ülke halkı bu kapının girişinde RABbin önünde tapınacak.
464Önder Şabat Günü RABbe sunacağı yakmalık sunu olarak kusursuz altı kuzu, bir koç sunacak.
465Koç için verilecek tahıl sunusu bir efa tahıl olacak, kuzular için verebileceği kadar tahıl sunusu sunabilir. Her efa tahıl için bir hin zeytinyağı verilecek.
466Yeni Ay Günü kusursuz bir boğa, altı kuzu ve bir koç sunacak.
467Boğa ve koç için tahıl sunusu olarak birer efa tahıl sağlayacak; kuzular için istediği kadar tahıl sağlayabilir. Her efa tahıl için bir hin zeytinyağı sağlayacak.
468Önder içeri gireceği zaman eyvandan girecek ve aynı yoldan dışarı çıkacak.
469‹‹ ‹Ülke halkı bayramlarda RABbin önüne geldiğinde, tapınmak için Kuzey Kapısından giren Güney Kapısından çıkacak, Güney Kapısından giren Kuzey Kapısından çıkacak. Hiç kimse girdiği kapıdan çıkmayacak. Herkes girdiği kapının karşısındaki kapıdan çıkacak.
4610Önder halkın arasında olacak. Halkla birlikte girecek, halkla birlikte çıkacak.
4611‹‹ ‹Bayramlarda ve kutsal günlerde boğa ve koç için tahıl sunusu olarak birer efa tahıl verecek; kuzular için verebileceği kadar tahıl sağlayabilir. Her efa tahıl için bir hin zeytinyağı verecek.
4612Önder RABbe gönülden verilen yakmalık sunular ya da esenlik sunuları sunacağı zaman doğuya bakan kapı kendisine açılacak. Yakmalık sunuları ya da esenlik sunularını Şabat Günü sunduğu gibi sunacak. Sonra dışarı çıkacak; o çıktıktan sonra kapı kapanacak.
4613‹‹ ‹Her gün, her sabah yakmalık sunu olarak RABbe bir yaşında kusursuz bir kuzu sağlayacaksın.
4614Bununla birlikte her sabah tahıl sunusu olarak efanın altıda biri tahıl ve ince unu ıslatmak için bir hinin üçte biri kadar zeytinyağı sağlayacaksın. Bu tahıl sunusunun RABbe sunulması sürekli bir kural olacak.
4615Böylece günlük yakmalık sunu olarak her sabah kuzu, tahıl sunusu ve zeytinyağı sunulacak.› ››
4616‹‹ ‹Egemen RAB şöyle diyor: Eğer önder oğullarından birine kendi mülkünden armağan ederse, bu mülk torunlarına da geçecek. Miras yoluyla bu onların mülkü olacak.
4617Önder görevlilerinden birine kendi mülkünden armağan ederse, görevli toprak parçasını özgürlük yılına dek elinde tutacak. Sonra öndere geri verecek. Önderin mirası ancak oğullarına geçebilir, onların olacak.
4618Önder halkı mülkünden kovarak miraslarından etmemeli. Oğullarına ancak kendi mülkünden miras verebilir. Öyle ki, halkımdan hiç kimse mülkünden ayrılıp dağılmasın.› ››
4619Bundan sonra adam beni kapı yanındaki girişten kuzeye bakan, kâhinlere ait kutsal odalara getirdi. Bana batıda bir yer gösterdi.
4620‹‹Kâhinlerin suç sunusuyla günah sunusunun etini haşlayacakları, tahıl sunusunu pişirecekleri yer burası›› dedi, ‹‹Öyle ki, bunları dış avluya çıkarıp kutsallıklarını halka geçirmesinler.››
4621Daha sonra adam beni dış avluya çıkarıp sırayla avlunun dört köşesine götürdü. Avlunun her köşesinde küçük birer avlu olduğunu gördüm.
4622Dış avlunun dört köşesinde kırk arşın uzunluğunda, otuz arşın genişliğinde birer kapalı avlu vardı. Köşelerdeki avluların ölçüsü aynıydı.
4623Dört avlunun çevresinde de taş duvar vardı; duvarın dibinde yemek pişirmek için yerler yapılmıştı.
4624Bana, ‹‹Bunlar tapınakta hizmet edenlerin halkın sunduğu kurban etini pişirecekleri mutfaklar›› dedi.
471Adam beni tapınağın girişine geri getirdi. Doğuya doğru tapınağın kapı eşiğinin altından sular aktığını gördüm. Tapınak doğuya bakıyordu. Sular tapınağın güney yanının altından, sunağın güneyinden aşağıya akıyordu.
472Beni oradan, Kuzey Kapısından çıkarıp dış yoldan doğuya bakan dış kapıya götürdü. Sular güney yönünden akıyordu.
473Adam elinde bir ölçü ipiyle doğuya doğru gitti. Bin arşın ölçtükten sonra beni ayak bileğine dek çıkan sulara getirdi.
474Bin arşın daha ölçtü ve beni dize kadar çıkan sulara getirdi. Bin arşın daha ölçtü, beni bele kadar çıkan sulara getirdi.
475Bin arşın daha ölçtü, içinden geçemediğim bir ırmak oluştu. Sular yükselmişti, içinden yürüyerek karşıya geçilemezdi, yüzülecek kadar derin bir ırmak oluşmuştu.
476Bana, ‹‹İnsanoğlu, bunu gördün mü?›› diye sordu. Daha sonra beni ırmağın kıyısına geri getirdi.
477Oraya varınca, ırmağın her iki kıyısında birçok ağaç gördüm.
478Bana şöyle dedi: ‹‹Bu sular doğu bölgesine doğru akıyor, oradan Arava Vadisine, sonra Lut Gölüne dökülüyor. Göle dökülünce oradaki sular tatlı suya dönüşecek.
479Irmağın aktığı yerlerde her çeşit canlı yaratık kaynaşacak. Çok sayıda balık olacak. Çünkü bu sular oraya akıyor, oradaki tuzlu suyu tatlı suya dönüştürüyor. Irmak aktığı her yere yaşam getirecek.
4710Irmak kıyısı boyunca balıkçılar duracak; Eyn-Gediden Eyn- Eglayime dek ağ gerecek yerler olacak. Akdenizdeki gibi çok sayıda balık çeşidi olacak.
4711Ama Lut Gölünün çamurlu, bataklık kesimi tatlı suya dönüşmeyecek, tuzla olarak kalacak.
4712Irmağın her iki yanında her çeşit meyve ağacı yetişecek. Yaprakları solmayacak, meyveleri tükenmeyecek. Her ay meyve verecekler, çünkü tapınaktan çıkan sular oraya akıyor. Meyveleri yiyecek olarak, yaprakları şifa için kullanılacak.››
4713Egemen RAB şöyle diyor: ‹‹Ülkeyi mülk olarak İsrailin on iki oymağına böleceğiniz sınırlar şöyle olacak: Yusufa iki pay düşecek.
4714Ülkeyi on iki oymak arasında eşit olarak paylaşacaksınız. Ülkeyi atalarınıza vereceğime ant içtim. Bu ülke size mülk olarak verilecek.
4715‹‹Ülkenin sınırı şöyle olacak: Kuzeyde Akdenizden, Hetlon yoluyla Levo-Hamata, Sedata,
4716Berotaya ve Şamla Hamanın toprakları arasında bulunan Sivrayime, Havran sınırında Haser-Hattikona kadar uzanacak.
4717Sınır denizden Hasar-Enana, Şamın kuzey sınırı boyunca uzanacak, Hama sınırı kuzeyde olacak. Kuzey sınırı bu olacak. ‹‹Levo-Sedata, Hamaya››.
4718‹‹Doğuda sınır Havranla Şam arasında Gilatı İsrailden ayıran Şeria Irmağı boyunca Lut Gölüne ve Tamara dek uzanacakfö. Doğu sınırı bu olacak. Masoretik metin ‹‹Lut Gölüne dek ölçeceksiniz››.
4719‹‹Güneyde sınır Tamardan Meriva-Kadeş sularına, Mısır Vadisi boyunca Akdenize dek uzanacak. Güney sınırı bu olacak.
4720‹‹Batıda Levo-Hamatın karşısındaki noktaya dek Akdeniz sınır oluşturacak. Batı sınırı bu olacak.
4721‹‹Bu ülkeyi İsrail oymaklarına göre aranızda paylaşacaksınız.
4722Ülkeyi içinizde yaşayan ve içinizdeyken çocukları olan yabancılarla kendiniz arasında mülk olarak bölüşeceksiniz. Onları İsrailde doğan yerliler sayacaksınız. Onların da İsrail oymakları arasında sizin gibi mülkleri olacak.
4723Yabancı hangi oymağa yerleşmişse, orada ona düşen payı mülk olarak vereceksiniz.›› Egemen RAB böyle diyor.
481‹‹Oymakların adları şunlardır: Kuzey sınırında Dana bir pay verilecek. Dan sınırı Hetlon yolundan Levo-Hamata uzanacak; Hasar-Enan ve Hamaya yakın Şamın kuzey sınırı doğudan batıya uzanan sınırın bir bölümünü oluşturacak.
482‹‹Aşere bir pay verilecek; sınırı Danın doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
483‹‹Naftaliye bir pay verilecek; sınırı Aşerin doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
484‹‹Manaşşeye bir pay verilecek; sınırı Naftalinin doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
485‹‹Efrayime bir pay verilecek; sınırı Manaşşenin doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
486‹‹Rubene bir pay verilecek; sınırı Efrayimin doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
487‹‹Yahudaya bir pay verilecek; sınırı Rubenin doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
488‹‹Yahudanın doğudan batıya uzanan sınırına bitişik topraklar, RABbe ayıracağınız özel armağan olacak. Genişliği 25 000 arşın, doğudan batıya uzunluğu bir oymağa düşen pay kadar olacak. Tapınak bunun ortasında olacak.
489‹‹RABbe özel olarak sunacağınız payın uzunluğu 25 000 arşın, genişliği 10 000 arşın olacak.
4810Bu kâhinler için kutsal pay olacak. Kuzeyde uzunluğu 25 000 arşın, batıda genişliği 10 000 arşın, doğuda genişliği 10 000 arşın, güneyde uzunluğu 25 000 arşın olacak. RABbin Tapınağı bunun ortasında olacak.
4811Bu bölge Sadok soyundan gelen kutsanmış kâhinler için olacak. Onlar bana bağlılıkla hizmet ettiler, İsrail halkı yoldan saptığında Levililer de yoldan saptı, ama onlar sapmadı.
4812Orası ülkenin kutsal payından özel bir armağan olarak onlara verilecek. Levililerin topraklarına bitişik çok kutsal bir bölge olacak.
4813‹‹Levililerin kâhinlerin sınırı yakınında 25 000 arşın uzunlukta, 10 000 arşın genişlikte bir payları olacak. Bu bölgenin uzunluğu 25 000 arşın, genişliği 10 000 arşın olacak.
4814Levililer orayı satmayacak, değiş tokuş etmeyecekler. Bu, ülkenin en iyi bölümüdür, başkasının eline geçmemeli. Çünkü orası RABbe adanmıştır.
4815‹‹Bölgenin geri kalan 25 000 arşın uzunlukta, 5 000 arşın genişlikteki bölümü halkın yerleşmesi içindir. Orası evlere, otlaklara ayrılacak. Kent bunun ortasında kurulacak.
4816Ölçüleri şöyle olacak: Kuzeyde, güneyde, doğuda, batıda 4 500er arşınfş.
4817Kent için ayrılan otlak da kuzeyde, güneyde, doğuda, batıda 250şer arşın olacak.
4818Kutsal bölgenin sınırında kalan yerin doğusu 10 000 arşın, batısı 10 000 arşın olacak. Kutsal bölgeye bitişik topraklarda yetişen ürün kentte çalışanların olacak.
4819İsrailin her oymağından kentte çalışanlar toprağı işleyecekler.
4820Bu bölgenin tamamı kare şeklindedir. Her yanı 25 000 arşındır. Özel bir armağan olarak kentin mülküyle birlikte kutsal bölgeye düşen payı ayıracaksınız.
4821‹‹Kutsal bölgeye düşen pay ile kente düşen payın iki yanındaki topraklar öndere verilecek. Bu topraklar kutsal bölgeye düşen 25 000 arşınlık payın doğusundan ve batısından ülkenin doğu ve batı sınırlarına uzanacak. Oymaklara düşen paylar boyunca uzanan bu iki bölge önderin olacak. Kutsal bölgeye düşen pay ile tapınak bunun ortasında olacak.
4822Böylece Levililere düşen pay ile kente düşen pay öndere verilen toprakların ortasında kalacak. Öndere verilecek topraklar Yahudayla Benyamin sınırı arasında kalacak.
4823‹‹Geri kalan oymaklara düşen pay şöyle: Benyamine bir pay verilecek; sınırı doğudan batıya uzanacak.
4824‹‹Şimona bir pay verilecek; sınırı Benyaminin doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
4825‹‹İssakara bir pay verilecek; sınırı Şimonun doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
4826‹‹Zevuluna bir pay verilecek; sınırı İssakarın doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
4827‹‹Gada bir pay verilecek; sınırı Zevulunun doğudan batıya uzanan sınırına bitişik olacak.
4828‹‹Gadın güney sınırı Tamardan güneye, oradan Meriva-Kadeş sularına, oradan da Mısır Vadisi boyunca Akdenize dek uzanacak.
4829‹‹Mülk olarak İsrail oymaklarına bölüştüreceğiniz ülke budur. Onlara düşecek paylar bunlardır.›› Böyle diyor Egemen RAB.
4830‹‹Kentin çıkış kapıları şunlar olacak: 4 500 arşın uzunluktaki kuzey yanında üç kapı olacak. Kentin kapılarına İsrail oymaklarının adları verilecek. Kuzeyde Ruben Kapısı, Yahuda Kapısı, Levi Kapısı olacak.
48324 500 arşın uzunluktaki doğu yanında üç kapı olacak: Yusuf Kapısı, Benyamin Kapısı, Dan Kapısı.
48334 500 arşın uzunluktaki güney yanında üç kapı olacak: Şimon Kapısı, İssakar Kapısı, Zevulun Kapısı.
48344 500 arşın uzunluktaki batı yanında üç kapı olacak: Gad Kapısı, Aşer Kapısı, Naftali Kapısı.
4835‹‹Kentin çevresi 18 000 arşın olacak ve o günden başlayarak kentin adı ‹Yahve şamma› olacak.››