Share this page:  
 

Multilingual Scriptures

(Compare books in 2 different language versions of your choice)

Comparison Search:

Select Language version and font:
You can only select max. of two versions.
Book:
Chapter:
Verse:
---------
From: To:

Free Search:

Select Language version and font:
Enter search text:

Multilingual Scriptures Home » Turkish Bible » Song of Solomon

Turkish Bible
Chapter # Verse # Verse Detail
11Süleymanın Ezgiler Ezgisi.
12Beni dudaklarıyla öptükçe öpsün!
Çünkü aşkın şaraptan daha tatlı.
13Ne güzel kokuyor sürdüğün esans,
Dökülmüş esans sanki adın,
Kızlar bu yüzden seviyor seni.
14Al götür beni, haydi koşalım! Kral beni odasına götürsün. Seninle coşup seviniriz,
Aşkını şaraptan çok överiz. Ne kadar haklılar seni sevmekte!
15Esmerim ben, ama güzelim,
Ey Yeruşalim kızları!
Kedarın çadırları gibi,
Süleymanın çadır bezleri gibi kara.
16Bakmayın esmer olduğuma,
Güneş kararttı beni.
Çünkü kızdılar bana erkek kardeşlerim,
Bağlara bakmakla görevlendirdiler.
Ama kendi bağıma bakmadım.
17Ey sevgilim, söyle bana, sürünü nerede otlatıyorsun,
Öğleyin nerede yatırıyorsun?
Neden arkadaşlarının sürüleri yanında
Yüzünü örten bir kadın durumuna düşeyim? gösterirdi.
18Ey güzeller güzeli,
Bilmiyorsan,
Sürünün izine çık,
Çobanların çadırları yanında
Oğlaklarını otlat.
19Firavunun arabalarına koşulu kısrağa benzetiyorum seni, aşkım benim!
110Yanakların süslerle,
Boynun gerdanlıklarla ne güzel!
111Sana gümüş düğmelerle altın süsler yapacağız.
112Kral divandayken,
Hintsümbülümün güzel kokusu yayıldı.
113Memelerim arasında yatan
Mür dolu bir kesedir benim için sevgilim;
114Eyn-Gedi bağlarında
Bir demet kına çiçeğidir benim için sevgilim.
115Ah, ne güzelsin, aşkım, ah, ne güzel!
Gözlerin tıpkı birer güvercin!
116Ne yakışıklısın, sevgilim, ah, ne çekici!
Yeşilliktir yatağımız.
117Sedir ağaçlarıdır evimizin kirişleri,
Tavanımızın tahtaları ardıçlar.
21Ben Şaron çiğdemiyim,
Vadilerin zambağıyım.
22Dikenlerin arasında bir zambağa benzer
Kızların arasında aşkım.
23Orman ağaçları arasında bir elma ağacına benzer
Delikanlıların arasında sevgilim.
Onun gölgesinde oturmaktan zevk alırım,
Tadı damağımda kalır meyvesinin.
24Ziyafet evine götürdü beni,
Üzerimdeki sancağı aşktı.
25Güçlendirin beni üzüm pestiliyle,
Canlandırın elmayla,
Çünkü aşk hastasıyım ben.
26Sol eli başımın altında,
Sağ eli sarsın beni.
27Dişi ceylanlar,
Yabanıl dişi geyikler üstüne
Ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları!
Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye,
Gönlü hoş olana dek.
28İşte! Sevgilimin sesi!
Dağların üzerinden sekerek,
Tepelerin üzerinden sıçrayarak geliyor.
29Sevgilim ceylana benzer, sanki bir geyik yavrusu.
Bakın, duvarımızın ardında duruyor,
Pencerelerden bakıyor,
Kafeslerden seyrediyor.
210Sevgilim şöyle dedi:
‹‹Kalk, gel aşkım, güzelim.
211Bak, kış geçti,
Yağmurların ardı kesildi,
212Çiçekler açtı,
Şarkı mevsimi geldi,
Kumrular ötüşmeye başladı beldemizde.
213İncir ağacı ilk meyvesini verdi,
Yeşeren asmalar mis gibi kokular saçmakta.
Kalk, gel aşkım, güzelim.››
214Kaya kovuklarında,
Uçurum kenarlarında gizlenen güvercinim!
Boyunu bosunu göster bana,
Sesini duyur;
Çünkü sesin tatlı, boyun bosun güzeldir.
215Yakalayın tilkileri bizim için,
Bağları bozan küçük tilkileri;
Çünkü bağlarımız yeşerdi.
216Sevgilim benimdir, ben de onun,
Zambaklar arasında gezinirfç durur.
217Ey sevgilim, gün serinleyip gölgeler uzayana dek,
Engebeli dağlar üzerinde bir ceylan gibi,
Geyik yavrusu gibi ol!
31Gece boyunca yatağımda
Sevgilimi aradım,
Aradım, ama bulamadım.
32‹‹Kalkıp kenti dolaşayım,
Sokaklarda, meydanlarda sevgilimi arayayım›› dedim,
Aradım, ama bulamadım.
33Kenti dolaşan bekçiler buldu beni,
‹‹Sevgilimi gördünüz mü?›› diye sordum.
34Onlardan ayrılır ayrılmaz
Sevgilimi buldum.
Tuttum onu, bırakmadım;
Annemin evine,
Beni doğuran kadının odasına götürünceye dek.
35Dişi ceylanlar,
Yabanıl dişi geyikler üstüne
Ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları!
Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye,
Gönlü hoş olana dek.
36Kimdir bu kırdan çıkan,
Bir duman sütunu gibi,
Tüccarın türlü türlü baharatıyla,
Mür ve günnükle tütsülenmiş?
37İşte Süleymanın tahtırevanı!
İsrailli yiğitlerden
Altmış kişi eşlik ediyor ona.
38Hepsi kılıç kuşanmış, eğitilmiş savaşçı.
Gecenin tehlikelerine karşı,
Hepsinin kılıcı belinde.
39Kral Süleyman tahtırevanı
Lübnan ağaçlarından yaptı.
310Direklerini gümüşten,
Tabanını altından yaptı.
Koltuğu mor kumaşla kaplıydı.
İçini sevgiyle döşemişti Yeruşalim kızları.
311Dışarı çıkın, ey Siyon kızları!
Düğününde, mutlu gününde
Annesinin verdiği tacı giymiş Kral Süleyman'ı görün.
41Ah, ne güzelsin, aşkım, ah, ne güzel!
Peçenin ardındaki gözlerin güvercinler gibi.
Siyah saçların Gilat Dağının yamaçlarından inen
Keçi sürüsü sanki.
42Yeni kırkılıp yıkanmış,
Sudan çıkmış koyun sürüsü gibi dişlerin,
Hepsinin ikizi var.
Yavrusunu yitiren yok aralarında.
43Al kurdele gibi dudakların,
Ağzın ne güzel!
Peçenin ardındaki yanakların
Nar parçası sanki.
44Boynun Davutun kulesi gibi,
Kakma taşlarla yapılmış,
Üzerine bin kalkan asılmış,
Hepsi de birer yiğit kalkanı. sözcüğün anlamı kesin olarak bilinmiyor.
45Sanki bir çift geyik yavrusu memelerin
Zambaklar arasında otlayan
İkiz ceylan yavrusu.
46Gün serinleyip gölgeler uzayınca,
Mür dağına,
Günnük tepesine gideceğim.
47Tepeden tırnağa güzelsin, aşkım,
Hiç kusurun yok.
48Benimle gel Lübnandan, yavuklum,
Benimle gel Lübnandan!
Amana doruğundan,
Senir ve Hermon doruklarından,
Aslanların inlerinden,
Parsların dağlarından geç.
49Çaldın gönlümü kızkardeşim, yavuklum,
Bir bakışınla,
Gerdanlığının tek zinciriyle çaldın gönlümü!
410Aşkın ne güzel, kızkardeşim, yavuklum,
Şaraptan çok daha tatlı;
Esansının kokusu her türlü baharattan güzel!
411Ey yavuklum, bal damlar dudaklarından,
Bal ve süt var dilinin altında,
Lübnanın kokusu geliyor giysilerinden!
412Kapalı bahçesin sen, kızkardeşim, yavuklum,
Kapalı bir kaynak, mühürlü bir pınar.
413Fidanların nar bahçesidir;
Seçme meyvelerle,
Kına ve hintsümbülüyle,
414Hintsümbülü ve safranla,
Güzel kokulu kamış ve tarçınla, her türlü günnük ağacıyla,
Mür ve ödle, her türlü seçme baharatla.
415Sen bir bahçe pınarısın,
Bir taze su kuyusu,
Lübnandan akan bir dere.
416Uyan, ey kuzey rüzgarı,
Sen de gel, ey güney rüzgarı!
Bahçemde es de güzel kokusu saçılsın.
Sevgilim bahçesine gelsin, seçme meyvelerini yesin!
51Bahçeme girdim, kızkardeşim, yavuklum,
Mürümü topladım baharatımla,
Gümecimi, balımı yedim,
Şarabımı, sütümü içtim. Yiyin, için, ey dostlar!
Mest olun aşktan, ey sevgililer!
52Ben uyuyordum ama yüreğim uyanıktı.
Dinleyin! Sevgilim kapıyı vuruyor.
‹‹Aç bana, kızkardeşim, aşkım, eşsiz güvercinim!
Sırılsıklam oldu başım çiyden,
Kaküllerim gecenin neminden.››
53Entarimi çıkardım,
Yine giyinmeli miyim?
Ayaklarımı yıkadım,
Yine kirletmeli miyim?
54Kapı deliğinden uzattı elini sevgilim,
Aşk duygularım kabardı onun için.
55Kalktım, sevgilime kapıyı açayım diye,
Mür elimden damladı,
Parmaklarımdan aktı
Sürgü tokmakları üzerine.
56Kapıyı açtım sevgilime,
Ama sevgilim yoktu, gitmişti!
Kendimden geçmişim o konuşurken.
Aradım onu, ama bulamadım,
Seslendim, ama yanıt vermedi.
57Kenti dolaşan bekçiler buldu beni,
Dövüp yaraladılar.
Sur bekçileri alıp götürdü şalımı.
58Size ant içiriyorum, ey Yeruşalim kızları!
Eğer sevgilimi bulursanız,
Söyleyin ona, aşk hastasıyım ben.
59Farkı ne sevgilinin öbürlerinden,
Ey güzeller güzeli?
Farkı ne ki, bize böyle ant içiriyorsun?
510Sevgilimin teni pembe-beyaz, ışıl ışıl yanıyor!
Göze çarpıyor on binler arasında.
511Başı saf altın,
Kakülleri kıvır kıvır, kuzgun gibi siyah.
512Akarsu kıyısındaki
Güvercinler gibi gözleri;
Sütle yıkanmış,
Yuvasındaki mücevher sanki.
513Yanakları güzel kokulu tarhlar gibi,
Nefis kokular saçıyor.
Dudakları zambak gibi,
Mür yağı damlatıyor.
514Elleri, üzerine sarı yakut kakılmış altın çubuklar,
Gövdesi laciverttaşıyla süslenmiş cilalı fildişi.
515Mermer sütun bacakları
Saf altın ayaklıklar üzerine kurulmuş.
Boyu bosu Lübnan dağları gibi,
Lübnanın sedir ağaçları gibi eşsiz.
516Ağzı çok tatlı,
Tepeden tırnağa güzel.
İşte böyledir sevgilim, böyledir yarim, ey Yeruşalim kızları!
61Nereye gitti sevgilin,
Ey güzeller güzeli,
Ne yana yöneldi?
Biz de onu arayalım seninle birlikte!
62Bahçesine indi sevgilim,
Güzel kokulu tarhlara,
Bahçede gezinmek, zambak toplamak için.
63Ben sevgilime aitim, sevgilim de bana,
Gezinip duruyor zambaklar arasında.
64Sevgilim, Tirsa kadar güzelsin,
Yeruşalim kadar şirin,
Sancak açmış bir ordu kadar görkemli. ‹‹Hoş, güzel›› anlamına gelir.
65Çevir gözlerini benden,
Çünkü şaşırtıyorlar beni.
Gilat Dağının yamaçlarından inen
Keçi sürüsünü andırıyor siyah saçların.
66Yeni yıkanmış, sudan çıkmış dişi koyun sürüsü gibi dişlerin,
Hepsinin ikizi var;
Yavrusunu yitiren yok aralarında.
67Peçenin ardındaki yanakların
Nar parçası sanki.
68Altmış kraliçe,
Seksen cariye,
Sayısız bakire kız olabilir;
69Ama bir tanedir benim eşsiz güvercinim,
Biricik kızıdır annesinin,
Gözbebeği kendisini doğuranın.
Kızlar sevgilimi görünce, ‹‹Ne mutlu ona!›› dediler.
Kraliçeler, cariyeler onu övdüler.
610Kimdir bu kadın?
Şafak gibi beliren,
Ay kadar güzel,
Güneş kadar parlak,
Sancak açmış bir ordu kadar görkemli.
611Ceviz bahçesine indim,
Yeşermiş vadiyi göreyim diye;
Asma tomurcuk verdi mi,
Narlar çiçek açtı mı bakayım diye.
612Nasıl oldu farkına varmadan,
Tutkum bindirdi beni soylu halkımın savaş arabalarına.
613Dön, geri dön, ey Şulamlı kız,
Dön, geri dön de seni seyredelim. Niçin Şulamlı kızı seyretmek istiyorsunuz,
Mahanayim oyununu seyredercesine? anlamına gelebilir.
71Ne güzel sandaletli ayakların,
Ey soylu kız!
Mücevher gibi yuvarlak kalçaların,
Usta ellerin işi.
72Karışık şarabın hiç eksilmediği
Yuvarlak bir tas gibi göbeğin.
Zambaklarla kuşanmış
Buğday yığını gibi karnın.
73Sanki bir çift geyik yavrusu memelerin,
İkiz ceylan yavrusu.
74Fildişi kule gibi boynun.
Bat-Rabim Kapısı yanındaki
Heşbon havuzları gibi gözlerin.
Şama bakan
Lübnan Kulesi gibi burnun.
75Karmel Dağı gibi duruyor başın,
Pırıl pırıl mora çalar saçların.
Kaküllerine tutsak oldu kral.
76Ne güzel, ne çekicidir aşk!
Zevkten zevke sürükler.
77Hurma ağacına benziyor boyun,
Salkım salkım memelerin.
78‹‹Çıkayım hurma ağacına›› dedim,
‹‹Tutayım meyveli dallarını.››
Üzüm salkımları gibi olsun memelerin,
Elma gibi koksun soluğun,
79En iyi şarap gibi ağzın. Sevgilimin dudaklarına, dişlerine doğru kaysın. metin ‹‹Uyuyanların dudaklarına››.
710Ben sevgilime aitim,
O da bana tutkun.
711Gel, sevgilim, kıra çıkalım,
Köylerdefı geceleyelim.
712Bağlara gidelim sabah erkenden,
Bakalım, asma tomurcuk verdi mi?
Dalları yeşerdi mi,
Narlar çiçek açtı mı,
Orada sevişeceğim seninle.
713Mis gibi koku saçıyor adamotları,
Kapımızın yanıbaşında
Taze, kuru,
Her çeşit seçme meyve var.
Senin için sakladım onları, sevgilim.
81Keşke kardeşim olsaydın,
Annemin memelerinden süt emmiş.
Dışarıda görünce öperdim seni,
Kimse de kınamazdı beni.
82Önüne düşer,
Beni eğiten
Annemin evine götürürdüm seni;
Sana baharatlı şarapla
Kendi narlarımın suyundan içirirdim.
83Sol eli başımın altında,
Sağ eli sarsın beni.
84Ant içiriyorum size, ey Yeruşalim kızları!
Aşkımı ayıltmayasınız, uyandırmayasınız diye,
Gönlü hoş olana dek.
85Kim bu,
Sevgilisine yaslanarak çölden çıkan? Elma ağacı altında uyandırdım seni,
Orada doğum sancıları çekti annen,
Orada doğum sancıları çekip doğurdu seni.
86Beni yüreğinin üzerine bir mühür gibi,
Kolunun üzerine bir mühür gibi yerleştir.
Çünkü sevgi ölüm kadar güçlü,
Tutku ölüler diyarı kadar katıdır.
Alev alev yanar,
Yakıp bitiren ateş gibi.
87Sevgiyi engin sular söndüremez,
Irmaklar süpürüp götüremez.
İnsan varını yoğunu sevgi uğruna verse bile,
Yine de hor görülür!
88Küçük bir kızkardeşimiz var,
Daha memeleri çıkmadı.
Ne yapacağız kızkardeşimiz için,
Söz kesileceği gün?
89Eğer o bir sursa,
Üzerine gümüş mazgallı siper yaparız;
Eğer bir kapıysa,
Sedir tahtalarıyla onu kaplarız.
810Ben bir surum, memelerim de kuleler gibi,
Böylece hoşnut eden biri oldum onun gözünde.
811Süleymanın bağı vardı Baal-Hamonda,
Kiraya verdi bağını;
Her biri bin gümüş öderdi ürünü için.
812Benim bağım kendi emrimde,
Bin gümüş senin olsun, ey Süleyman,
İki yüz gümüş de ürününe bakan kiracıların.
813Ey sen, bahçelerde oturan kadın,
Arkadaşlar kulak veriyor sesine,
Bana da duyur onu.
814Koş, sevgilim,
Mis kokulu dağların üzerinde bir ceylan gibi,
Geyik yavrusu gibi ol!